İzmir ve Ege'nin; tarihi, kültürü konusunda saygı duyulacak, yetkin kalem olan ve bugüne dek bu alanda 35 kitabı yayınlanıp, 11 ayrı ödül alan, 2012 TÜYAP Kitap Fuarı'nın 'onur yazarı' seçilen; usta gazeteci, yazar, şair, sevgili Yaşar Aksoy, kent için önem taşıyan, çok değerli isimdir. Sevgili Aksoy, iğne ile kuyu kazarcasına, tam 41 yıldır, Demokrat İzmir günlerinden başlayarak; sonra uzun yıllar Yeni Asır'da, ardından Hürriyet ve bugünlerde İzmir Gazeteciler Cemiyeti'nin yayını olan Dokuz Eylül Gazetesi'nde; yazılarını özenle, emek vererek, bizlere tarihten şeffaf bir ayna tutarak sürdürüyor. Yaşar Aksoy'un, bu köşeye sığmayacak, birbirinden farklı değerlerinin yanında, az sayıda insanın bildiği bir özelliği daha var.
TOPLU İNSANLIK PORTRESİ
İzmir aşığı olan 1947 İzmir doğumlu Yaşar Aksoy, özellikle 1960'lardan itibaren, İstiklal Savaşı gazilerini, İstiklal Madalyası sahibi yaşlı insanları ve İzmir'in Yunan işgali dönemini yaşamış eski İzmirliler'i yakından izledi. Bu insanlar, onun önemli araştırma konularından biri oldu. Çok genç yaşlarında, o insanların hatıralarını kaydetmeye, fotoğraflarını çekip biriktirmeye başladı. Hatta adları unutulmaya yüz tutmuş nice İstiklal Savaşı gazisi, ölmeden önce gönül rahatlığıyla, tüm hatıralarını, fotoğraflarını O'na teslim etti. Sonuçta İzmir'in zeybek ruhlu gazetecisi, bu alanda çok önemli, hikayeleriyle birlikte toplu bir insanlık portresi biriktirdi.
KİMLER VAR, KİMLER...
Üstelik bunu sessiz sedasız, soylu ve mütevazı bir şekilde, çok emek vererek gerçekleştirdi. Aksoy'un bu çabasına, uzaktan hep büyük saygı duymuşumdur. Çünkü bu çaba gelecekte, İzmir'e bu yönüyle de bakacak tüm insanlara, tarih araştırmacılarına, bu hikayelerden edebiyat üreteceklere, sinema yapacaklara; sahici ipuçları, saygın, yalın insanlık görüntüleri armağan edecektir. İşte sevgili Yaşar Aksoy'un bu yönünü paylaştığı ve İzmir'in geçmişte 'resmileşen bakışını da' değiştiren yeni bir kitabı daha yayınlandı.
BİRDEN ÇOK ASKER
İzmir'in kurtuluş günü olan, 9 Eylül 1922'de, Konak Meydanı'na bayrak çeken kişinin kente ilk girenlerden Yüzbaşı Şerafettin Bey olduğu bilinir. Yaşar Aksoy, bu ismi de, saygıyla, sevgiyle anarak; yüzbaşıyla, Teğmen Ali Rıza Akıncı ve Hamdi Yurteri'nin, hep birlikte bayrak çektiklerini açıklıyor. Ayrıca İzmir Kadifekale'ye bayrak çekenin Besim Kurter olduğunu, Binbaşı Ali Reşat'ın bu konudaki katkısını vurguluyor. İzmir Paket Postanesi'ne muhabereci olduğu için Selahattin Selışık'ın bayrak çektiğini belirtiyor. Ve şimdilerde artık çoktan yok olmuş Konak'taki Sarı Kışla'ya, Zeki Doğan, Fikret Yüzatlı ve Abdurrahman Özgen'in birlikte bayrak çektiklerini hatırlatıyor. Karşıyaka'ya ise Suphi Kula, Zekai Kaur, Zühtü Işıl ve Bombacı Ali Çavuş'un, hep birlikte bayrak çektiklerini anlatıyor. Kitapta, bu kişilerin çoğunun, ölmeden önce Yaşar Aksoy'a anlatımları, birlikte çektirdikleri fotoğraflar, eşlerinin anlatımları yer alıyor.
BAYRAK, YAŞAR AKSOY'DA
Ayrıca 9 Eylül sabahı, süvariler İzmir'e girmeye başladığında, İzmirliler'in kenti bir gelincik tarlası gibi nasıl bayraklar ile donattığı da, dokunaklı hatıraların içinde aydınlanıyor. İşte bu bayraklar, annelerin kızlarının, genelde kırmızı eteklerini bozarak, kendi elleriyle diktikleri bayraklar. Yaşar Aksoy'a da böyle bir bayrak armağan edilmiş. İzmirli usta edebiyatçı, ressam, şair değerli Turgay Gönenç'in annesi Namazgahlı Sırrıye Teyze, 8 Eylül 1922 akşamı diktiği ve sonra ertesi sabah evinin penceresine astığı bayrağı, Yaşar Aksoy'a armağan etmiş. Yaşar Aksoy'un "9 Eylül'de İzmir'e Bayrak Çeken Kahramanlar" adındaki kitabı, benzer konularda genelde hamaset içeren yaklaşımdan uzak. Yaşar Aksoy, adı duyulmamış hayatın sessiz kahramanlarını, kent hafızasına güzel bir not olarak düşürmeyi başarmış.
