Hatırlarsanız geçen cuma bu köşede, Türkiye'nin önde gelen siyasi parti liderlerinin bulunduğu sigara yasağı afişinde CHP lideri Deniz Baykal'ın neden yer almadığına dair sorunun yanıtını vermiş ve Başbakan Erdoğan'ın hemen yanında olan Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın siyasi protokol kurallarını altüst eden mühim bir hataya imza attığını yazmıştım...
Ve yazımın sonunda bakanlığa bir çağrıda bulunarak, "Bu hatadan bir an evvel dönünüz" demiştim...
Döndüler...
Bakan Akdağ, kendisinin yer almadığı afişin yeni tasarımını ve Baykal'a ilettiği özür mahiyetindeki mektubunu bana da gönderdi...
Baykal'a özetle demiş ki:
"Defalarca özel kaleminizi aramamıza rağmen sizden cevap alamamamıza çok üzülmüştüm. Daha önce de hem sözlü hem de yazılı olarak belirttiğim gibi katılımınızı ülkemizin geleceği ve sağlığı açısından önemsemekteyim. Emin olunuz ki sizin afişteki sıralamayı beğenmediğinizden dolayı yer almadığınızı bilmiyordum. Bunu basından öğrendim. Basın danışmanınızın medyada yer alan, "Başbakanın yanında Ana Muhalefet partisi lideri yer almalı" ifadesinden hareketle düzenlenen yeni tasarımları ekte tarafınıza ulaştırıyoruz. Yine zaman kısıtlılığı söz konusu olduğundan cevabınızı ivedilikle iletmeniz durumunda billboard ve gazete ilanları sizin de yer aldığınız yeni tasarımlarla yayınlanacaktır."
İtiraf edeyim hem yazımda oldukça sert eleştirdiğim Akdağ'ın bu eleştirimi dikkate alıp meseleyi ivedilikle çözüme kavuşturmasına, hem de Baykal'a yazdığı mektupta büyük bir siyasi olgunluk göstererek özür diliyor olmasına çok şaşırdım!
Çünkü siz de biliyorsunuz ki, biz toplum olarak pek alışık değiliz, hükümet olan siyasilerin yaptığı hatayı görüp düzeltme yoluna gitmesine ve üstelik de rakip partinin liderine mektup yazıp durumu izah etmesine.
Gösterdiği bu nazik tavrı nedeniyle Bakan Recep Akdağ'ı ayakta alkışlıyorum...
Ama birini daha alkışlamak istiyorum!
Tahmin ettiniz kim olduğunu...
Elbette ki Deniz Baykal'ı...
Bakalım CHP lideri kendisine uzatılan bu zeytin dalını kabul edecek mi?
"Sigarayla savaşta ben de varım!" diyecek mi?
Bekleyip, göreceğiz...