Dün Türkiye İhracatçılar Meclisi temmuz ayı ihracat rakamlarını açıkladı. Temmuzda ihracat rakamı altın ihracatı hariç, 12 milyar 629 milyon dolara, ulaştı. Bu rakam temmuz ayı mal ihracatında Cumhuriyet tarihinin rekoru oldu. Ve ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 17.3 artarken, bir önceki aya göre yüzde 6.7 çoğaldı. Ve temmuzda ihracat en çok otomotiv, hazır giyim ve kimyevi maddelerde yapıldı. Sırasıyla otomotiv ihracatı temmuzda 1.9, hazır giyim ihracatı 1.6, kimyevi madde ihracatı 1.5 milyar dolar oldu. Yine temmuzda ihracatını en çok artıran sektör yüzde 130 artışla zeytin ve zeytinyağı sektörü oldu.
Gelelim ihracatta yıl hedefinin tutup tutmayacağına... Yılın ilk yedi ayında toplam ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3.3 artarak 85 milyar dolardan 87.8 milyar dolara yükseldi. Bu yılın ihracat hedefi 158 milyar dolar olduğuna göre hedefin tutmaması için bir neden yok ortada. Çünkü Türkiye ihracatta beklenenin aksine, siyasi sorunlara, rağmen temmuzda Mısır'a ihracatını yüzde 12, Suriye'ye ihracatını yüzde 98 artırdı. Temmuzda Suriye'ye önemli miktarda hububat ihracatı yapıldı. Avrupa pazarına ihracat ise temmuzda yüzde 23 arttı. Yine Türkiye 2013'te 70 ülke arasında dünyada ihracatını artıran yedinci ülke oldu. Benzeri ülke kategorisinde yer alan Brezilya ve Meksika'nın ihracatı gerilerken, Türkiye aynı dönemde ihracatını çoğalttı.
Gelelim ihracatta Cumhuriyet tarihi rekorunun kırılma nedenine... Biraz erken bir saptama olsa da döviz kurlarındaki rekabetçi seviyenin bu rekora neden olduğunu söylemek herhalde yanlış olmaz. Çünkü haziran ortası dolar kuru 1.87 lira düzeyindeyken, temmuz ortası dolar kuru 1.93 lira oldu. İhracatçıların istediği rekabetçi kur düzeyi, dolarda 1.90 lira, yarım dolar ve yarım euro toplamından oluşan sepet kurda 2.20 lira düzeyindeydi. Haziranda 2.17 lira olan sepet kur, temmuzda 2.23 liraya yükseldi. Böylece faiz lobisinin söyleminin tam aksine, temmuzda ihracatçıların istediği döviz kuru düzeyi ihracatı çoğalttı.
Hatta konumuza iş dünyasından bir örnek vermekte fayda var. Türkiye'de konservatif işadamlarından olan ve hem sanayi hem de bankacılık alanında başarılı yatırımlara imzasını atan Hasan Çolakoğlu, önceki gün "cari açığın yüksek faizle değil rekabetçi döviz kuruyla kapatılabileceğini, yüksek faizle ancak cari açığın finanse edilebileceğini, enerji hariç cari denge tanımının da doğru bir ifade olmadığını, bu ifadenin çocuğun kolej taksiti olmasa mali durumum iyi olacak diyen bir babaya benzediğini" belirtti. Anlayacağınız ciddi işadamları, faiz lobisinin söyleminin tam aksine, dış dengenin sağlanmasında rekabetçi döviz kurunun önemli rol oynadığının farkındalar. O halde rekabetçi döviz kurunun dış ticarete konu mal üretimine (tradable production) yatırımları çoğaltarak ihracatı artıracağını ileri sürebiliriz.