Mısır'da ilk defa seçimle gelen cumhurbaşkanı Muhammed Mursi askeri darbeyle devrildi. Mursi'ye ancak bir yıl izin verildi.
Peki görev yapmasına ancak bir yıl izin verilen Mursi'nin darbe yoluyla devrilmesinin koşulları nasıl hazırlandı? Darbeciler toplumun en zengin sınıflarıyla işbirliği yapmadan darbe yapamaz. Bu tespiti, Adam Smith 250 yıl önce Milletlerin Zenginliği kitabında şöyle yapıyor "Ülkede zenginler ve büyük sermaye sahipleri kendi işlerini güven içinde yürütürler. (Adeta kendilerine özgü dokunulmaz bir hukuk yaratırlar.) Fakat küçük sermaye sahipleri ve fakirler, askeri ve mülki yüksek memurlarca 'adaleti sağlayacağız' bahanesiyle sık sık soyulup yoksul bırakılırlar.
Böylece küçük sermayenin gelişip büyümesi engellenir ve büyük sermayedarlar kendi tekellerini güçlendirip çok büyük kârlar elde ederler" diyor. İşte, iktidara gelen Mursi'nin fakirlere yardım yerine girişim özgürlüğünü sağlayacağını söylemesi Smith'in işaret ettiği elitleri rahatsız etti. Hemen belirtelim, Mısır'da Hüsnü Mübarek rejimine yakın olmayanlara fırın açma izni bile verilmiyordu.
On yıldır bürokrasiden fırın açma izni bekleyenler vardı. İktisatçı Hernando De Soto'ya göre tapusuz mülkiyet yüzde 92 düzeyindeydi. Bu tapusuz mülkler elitlerce kullanılıyordu.
Hal böyle olunca Mursi'nin fakirlere olanak tanıma söylemi eski düzen taraftarlarını daha ilk günden harekete geçirdi. Önce Mursi'nin küresel yatırımcıya güven vermesini sağlayacak IMF anlaşmasına dayanak teşkil eden ulusal ekonomi programı zenginlerle işbirliği yapan bürokrasi tarafından bir türlü hazırlanamadı.
Böylece sanki Mursi görüşleri gereği IMF'ye karşı algısı yaratıldı. Oysa IMF sözcüsü Gerry Rice "Anlaşma için bütçe açığını kapatacak benzin ve gaz sübvansiyonunun kaldırılmasını sağlayacak siyasi karar bir türlü verilemedi, onu bekliyoruz" diyordu, on beş gün önceki konuşmasında. Bu kararı ekonomi programı olmadan Mursi veremezdi.
Aslında Mursi, tuzağa düşürüldü.
Gelelim Mısır'da yapılan bu darbe planının Türkiye ile benzerliğine...
AK Parti 2002 seçimlerini kazanıp tek başına iktidar olduğunda R.Tayyip Erdoğan'ın aynı Mursi gibi ekonomiden çıkmaza sokularak kısa sürede düşürülmesi planlanmıştı. Kime dayanarak yapıyoruz bu tespiti, Zülfü Livaneli, Deniz Baykal'ın, 19 Aralık 2002'de Mehmet Sevigen'in evinde şunları söylediğini belirtti:
Baykal, AK Parti'yi kastederek "Bunlar iki ay dayanamazlar. Görüşleri gereği IMF ile anlaşma yapmaz, ekonomiyi zora sokar ve iktidardan giderler" diyor. Sanki Baykal'ın o planı şimdi Mursi'de deneniyor. "Mursi IMF ile uzlaşmaz" algısı yaratılıyor. Beklentiler olumsuza çevriliyor. Tabii bu arada genç işsizlik oranı yüzde 82'ye yükseliyor.
Hatırlayacaksınız bu tuzağa Erdoğan düşmedi. AK Parti, IMF anlaşmasını aynen devam ettireceğini belirtti. Erdoğan, bütçeyi denk hale getirdikten sonra IMF ile yolunu ayırdı.
Anlayacağınız Baykal'ın Erdoğan için hazırladığı plan Mursi'de denendi. Tabii ekonomide olumsuz beklenti yaratıp, demokrasinin darbelerle kesilmesinin sonuçları ne olacak bekleyip göreceğiz.