Birkaç yıl oluyor.. Amerika'da iken almıştım, iki küçük kitap.. Böylelerine meraklıyımdır.. "Kolay ve keyifle okunur.. İçlerinden sohbet konuları çıkar, bu köşeye alıntılar çıkar" diye..
"I love you but.." idi kitapların adı.. "Seni seviyorum ama.." Biri "Him" için, öbürü "Her.." Yani biri erkeğe, öbürü kadına söylenenlerden oluşuyor..
Döndüm, karıştırdım, sonra kaldırdım attım..
"Seni seviyorum" dedikten sonra "Ama.." deyişinin aslında ne kadar ters, ne kadar ilk iddiayı yalanlayıcı olduğunu hissettiğim için..
Amerikalılar "Bir cümlenin ortasında 'Ama' varsa, bu, ondan önce söylenen her şeyi silip atabilirsiniz" derler..
Bu laf, en fazla "Seni seviyorum" için doğru..
"Seni seviyorum" diyorsanız, "Aması, maması" yoktur bunun..
Sevmek, öylece, olduğu gibi sevmektir.. Kusurları dahil..
Şimdi baktım, Milliyet'te Rana Mermertaş, arka kapakta günlük çizgilerle bu ana fikrin etrafında dolaşıyor her gün..
"Seni seviyorum ama.."
Sonra bir şey.. En sonunda da "Falanından da nefret ediyorum.."
Mesela şöyle.. " Seni seviyorum ama... bu filmi çok güzelmiş deyip zorla seyrettirmenden sonra da uyuyakalmandan ...nefret ediyorum!."
Olur mu?.. İnsan sevdiğinden, sevdiği ile ilişkili bir şeyden her ne olursa olsun nefret edebilir mi?.. Ediyorsa, bilin ki sevmiyor, sevdiğini sanıyordur.
Bir güzelliği duymuş.. Onu en sevdiği ile paylaşmak istemiş.. "Bu filmi birlikte izleyelim" demiş.. İşte mutluluk tarifi bu.. Sevgililerin güzellikleri paylaşması.. Ama seyrederken, günün müthiş yorgunluğu ve yemeğin rehaveti ile uyuyakalmış..
Şimdi sevgili "Uyuyakalmandan nefret ediyorum" diye homur homur esastaki güzel niyeti aklına getirmeden kahreden midir, yoksa "Canım benim.. Nasıl da uyuyakaldı" deyip, omzunu ya da dizini ona yastık yapıp, el altında bulduğu bir şeyi, üşümesin diye üzerine çekerken, uyanmasın diye yerinden bile kıpırdamayan mı?.
"Seni seviyorum"un "ama"sı olmaz..
Olmadığı için, "Özür dilemesi" de olmaz..
Aşk Hikâyesi filminin dillere destan posterlik lafını hatırlayın..
"Love means never having to say you are sorry!.."
"Aşk, asla özür dileme zorunda kalmamak demektir.."
Yani.. Sevgilinin özür dilemesine gerek yoktur.. Çünkü zaten affedilmiştir..
Sevgi affetmektir.. Affedildiğini bilmektir. Sevgi hoşgörülerin doruğudur.. Tabii kızarsınız.. Köpürürsünüz de.. Bunlar insancıl parlayışlar ve hepimiz insanız.. Ama o parlama geçtikten sonra unutmuyor, unutamıyor, silemiyorsanız, o zaman duygularınızı yeniden gözden geçirme zamanı gelmiş demektir.
"Seni seviyorum ama, bu film çok güzel deyip zorla seyrettirmenden, sonra da uyuyakalmandan nefret ediyorum.."
"Özür dilerim sevgilim.."
Mucuk.. Mucuk..
Eğer sevgi buysa, ben bilmiyorum dostlar..
Sevgi göstermelik değildir.. Gösterilmesinden çok hissedilmesi önemlidir çünkü.. Hissediyorsan eğer, o zaman ne nefret kalır, ne de özür gereği..
(Bu yazı 16 Şubat 2003'te yayınlandı)