Mekteb-i Mülkiye'de bizim zamanımızda, şubeler üçüncü sınıfta ayrılırdı. Dışişleri Bakanlığı'na girmek isteyenler Harici, bankacı, muhasebeci olmak isteyenler Mali, İçişleri Bakanlığı kademelerinde yükselip sonunda Vali olmak isteyenler de İdari şubeye girerlerdi.
Ben İdari Şubeyi seçtim, devlet memuru olmaya hiç niyetim yokken.. Zaten artık 2 yıllık gazeteci olarak mesleğimi seçmiştim bile.. Niye İdari o zaman?.. En kolay oydu, Mülkiye diplomasının da ondan..
Sonunda vali olacağız ya.. İl İdaresi'ni öğreten derslerimiz o yıl başladı.. Daha ilkinde Rahmetli Muammer Aksoy elinde eski püskü bir kitapla kürsüye geldi.. Sınıfa gösterdi..
"İl İdaresi Kanunu Muvakkatı!.."
Yapıldığı yıl 1913..
Osmanlı İl düzenini kurmuş, apar topar da bir kanun çıkarmış ki, işler başlasın.. Apar topar olduğu bilinsin diye adını "Muvakkat/ Geçici" koymuş.. İşler yürürken, onlar da rahat rahat esas yasayı yapacaklar..
Aksoy "Bugün illerimizi yöneten yasa hâlâ budur" dedi..
Osmanlı'nın muvakkat yasası, Cumhuriyet Türkiyesi'nde ve 1961 yılında hâlâ, İllerin yönetimi için geçerli tek belgeydi..
Biz o kanuna göre öğrendik ve mezun olduk..
Bugün hâlâ o yasa mı geçerli bilmem.. Ama pek çok valimizde hâlâ 1913 kafası olduğu muhakkak!..
Şimdi olaya bakar mısınız?..
Beşiktaş'la Bursa arasında olay var. Seyirciler kapışıyorlar. İki kulüp yönetimi de yangına körükle gidip, işi kan davasına çevirmek için ellerinden geleni yapıyorlar.
Spor Bakanlığı seyirci. Genel Müdürlük seyirci.. Futbol Federasyonu tümden seyirci.. Gerilimi artıranlara, ipleri kopacak noktaya getirenlere, yasal, nasihatsal hiçbir şey yapılmıyor. Adeta bekleniyor ki, yeni bir Kayseri-Sivas faciası yaşansın. Onlarca insan ölsün, yüzlercesi yaralansın, ondan sonra önlem alınsın..
Türkiye'nin sahipsizliğinin en önemli örneklerinden biridir bu..
Şimdi bizim 1913 Valimize gelelim.
Beşiktaş seyircisi olay çıkarmış. Bu yüzden sahası kapatılmış, maçı Adana'ya alınmış..
Peki rakibi Bursa seyircisinin günahı ne?.. İstanbul'a deplasmana gitmekle, Adana'ya gitmek bir mi?..
Beşiktaş'ın Adana'da da stadı dolduracak taraftarı var. İstanbul'dan gitmeseler de olur. Ama Adana'da Bursalı 10 kişi var mı?..
Takımlarını yalnız bırakmamak için düşüyorlar yollara.. Hepsi hepsi 300 kişiler..
Ve Adana'da maç günü, hükmü Karakuşi öğreniyorlar.
Adana Valisi Bursalıların maça girişini yasaklamış..
Bre aman.. Cezaysa cezalı olan Beşiktaş. Onların yüzünden Adana'ya taşınmış maç. Bursa seyircisine bu ceza neden şimdi?..
Kadı Karakuş'un yöneticilikten anladığı bu da ondan..
300 kişiye statta ayrı yer ayırıp onların güvenliğini temin etmekten aciz olduğunu ilan ediyor temsil ettiği devletin ve "Yasak" kararı alıyor.
Aldığı karar bir gasp.. Bir hakkın, anayasal bir insan hakkının gaspı..
Ne demek Bursalı olan maça giremez!..
Al sana bir de ayrımcılık, bölücülük..
Nerden bakarsan ayıp..
Üstelik sporun ruhuna da aykırı..
Peki kim öğretti, İl İdaresi'ni bu valiye şimdi?.. Nasıl öğretti?..
İstanbul'da hem de tarihin en kritik Fener-Galatasaray maçını iki takım seyircisi bir arada, olaysız izlerken, izlemesi için önlemleri vilayet almışken, alabilirken, Adana'daki ilan-ı aczin sebebi ne?..
İçişleri Bakanı bu valiye "Devleti niye küçük düşürdün" diye sormayacak mı?.
Bu hafta Ankara'da, AnkaragücüBeşiktaş maçı var. Ankaragücü ve Bursa seyircileri bu yıl kankardeşi. Hep birlikte hareket ediyorlar. Bursa holiganları Ankara'ya akacak, Beşiktaş'a karşı destek vermek için.
Bu defa maç Ankara'nın. Deplasman takımı Beşiktaş. Eee.. Ortada emsal de var. Ankara Valisi de Beşiktaş seyircisinin maça girişini yasaklasın bakalım..
Olmaz tabii.. Olsa da sıkar zaten..
Beşiktaş üç büyüklerden.. Bizde devletin gücü küçüklere, Bursalara söker..
1913 Kanunu Muvakkat kafası öyle yazıyor..