Türk Tiyatrosu görkemli bir Afife gecesi daha yaşadı.. 12'ncisi.. Kurucusu Haldun Dormen'e ilk sponsor Halk Sigorta'ya ve bugün sürdüren Yapı Kredi Sigorta'ya sonsuz teşekkürlerimle..
Bu ülkenin Oscar'a en yakın gecesinin giderek daha mükemmel olmasını dileyerek, uyarı notlarımıza geçiyoruz hemen.
Gece 15 dakika gecikmeyle başladı. Lütfi Kırdar'ın etrafı şantiye. Yolu bulmak mümkün değil. Pek çok konuk geç kaldı. Peki oranın o hali aylar önceden bilinmiyor muydu?. Niye Lütfi Kırdar o zaman.. AKM veya TİM olamaz mıydı?.
Kapıdan girenlere verilen program kitapçığı fiyasko. İçinde geceyle ilgili tek şey yok.. Sanki heveslilermiş gibi birilerinin okunmaz yazıları.. Bu kitapçıkta ilk 11 yılın ödül kazananları, 12'nci ödülün adayları olsa mesela, insan karıştırır, kazananları işaretler, bir anı, bir belge olarak alır evine götürür, kitaplığına koyar. O gece eline alıp çıkan yoktu, pahalı kitapçığı. Lütfi Kırdar temizleyicilerine angarya çöp oldu hepsi.. Yazık.. Günah!..
Osman Şengezer'in, Çin Tiyatrosunu hatırlatan dekoru muhteşem, ama niye Çin.. Oscar Hollywood'da Çin Tiyatrosunda veriliyor, ondan mı?.
Haldun ve Yapı Kredi Sigorta Genel Müdürü Murat Güvenel'in açış konuşmaları kısa ve hoştu.
Açılışı Ayla Erduran ve Ayşegül Sarıca yaptı. Harika seçim.. Ama niye Grieg Sonatı.. Orada konser seyircisi yok. Çoğu davetli, tiyatro gecesine gelenler var. O zaman herkesin dinleyeceği, katılacağı tonla popüler klasik parça varken, salonun dörtte üçünü esneten bu ağır seçim niye?. Bu iki devin repertuarını ben yapsam, salon alkıştan yıkılır, en az üç bis yaparlardı. Şimdi daha sahnede yürürlerken nezaket alkışları bitti. Yazık değil mi?.
Aradaki Ayça Varlıer, Onur Turan müzikaller gezintisi nefisti, ama o da çok az seyirciyi yakaladı. Bu ülkede yıllarca, hem de Türkçe oynanan müzikallerden, Türkçe ve ezber bilinen şarkılar söylense, o harika Ayça ve o müthiş Onur Lütfi Kırdar'ı yıkardı.. Haldun, herkesi kendi sanmakta ısrar ve kendine göre repertuar yapmakta kararlı.. Oysa bu görkemli gece onun. Tüm krediler, alkışlar onun..
Yapı Kredi Sigorta sponsor tamam.. Ama ödülün adı Afife.. Yapı ve Kredi Sigorta Afife Ödülleri değil. O kadar çok vurgulandı ki, insanın "Al diyetini verdiğin kolu" diyesi geliyor.
Korhan Abay kısa ve öz konuştu. Zorlama gibi gelen bir kötümser hava verdi. Oysa 2007, Tiyatronun nerdeyse Altın Yılı.. Sezon sonuna dek biletleri aylar önceden tükenmiş oyunlar var.. Oyun Atölyesindeki Cinayetler'in, 25'inci yılına giren Lüks Hayat'ın altını çizseydi mesela.. Kurulan yepyeni tiyatrolar, muhteşem oyunlar, dolu salonlardan söz etseydi.. Ve de Muhsin Ertuğrul adını küçülten leşin yerine, nihayet temeli atılan çağdaş Tiyatro binasından..
2007-2008 sezonu döneminde kaybettiklerimiz fotoğraflarıyla anılırken, Korhan'ın okuduğu isimlerin çoğu anlaşılmadı. Bu isimler resimlerin altına yazılmalı.. Eski resmi tanımayabilirsiniz, ama ismi bilirsiniz..
Hey gidi Muammer Esi.. Yeni öğrendim.. Ne harika oyunlarını izlemiştim Ankara'da.. Ne müzikaller..
Ödül kazananların yazılı olduğu zarfların noterden ille de sahnede alınması.. Yani ayıp.. Bu ülkede yalan söylemediğinizi ille de kanıtlamanız mı gerekiyor. "Bize inanırlar" diyecek kurum, kişi yok mu?. O zarf içerde ödülü açıklayacaklara dağıtılır, onlar da zarf ellerinde gelirler. Korhan aradan çıkar.
Yapı Kredi biz konuklarla alay etmekten vaz geçsin ve davetiyelerden "Koyu renk elbise" şartını kaldırsın. Ben öyle geliyorum. Oysa sahneye ödül almak, vermek için gelen entel danteller leş.. Abiye giymiş bir kadın sanatçıya meyhaneye gider kılığıyla ödül verenleri gördük. Ütüsüz, perişan bir kostüm.. Yaka paça darmadağın.. Kravat takmak mı?.. Öğğğ.. Çok ayıp.. Tiyatro neymiş ki?.. En büyük benim, kimseyi de sallamam.. Kot pantolonlar.. Tişörtlerle sahneye çıkmalar.. Vay ne büyük adamlarsınız siz yahu.. Ben de sizi adam sanıp oyunlarınıza gidiyorum.. Yuh bana..
Yaptığın işe, sanatına saygı seni küçültmez gerzek.. Yüceltir.. Sen say ki, alem de saysın, ahmak!.. (Kusura bakmayın. Ben de öfkemi kusmalıyım artık..)
Adayları tanıtan filmler, fikir vermeli.. Dekor adayı oyundan bölümle tanıtılmaz. Dekoru göstermek gerek.. Eskizleri mesela.. Müzik adayları resimle değil, notayla anlatılır..
Müzik ödülü 24 yıl önceki temsil için yazılan ve o zaman da ödül alan Bir Şehnaz Oyun müziğine gitti. Olur mu?. 24 yıl önce yapılan ve yarışan, bugün gene nasıl aday olur?.
Picasso 2 kişilik bir oyun. İki oyuncusu da, En İyi Erkek, En İyi Kadın seçildiler. Yönetmeni, En İyi Yönetmen'in üç adayından biriydi.
En iyi oynanmış, en iyi yönetilmiş Picasso En İyi Oyun adayı bile değil.. Niye acaba?..
Söylesinler bakalım, o muhteşem Vahide Gördüm, o Haluk Bilginer nasıl aday olmazlar?. Efendim istemiyorlarmış.. Ödüller ne zamandan beri isteyenlere veriliyor?. Sen aday gösterirsin. Seçilirse ötesi onun bileceği iş, senin değil.
Ödenekli Tiyatroların her oyunu izlenmiş. Devlet ve belediye torpilli sanki.. Pek çok özel tiyatronun kapısı bile çalınmamış.. Vakit mi yok.. Kişisel sempati ve antipatiler seçimi fena halde yanıltıyor mu yoksa?.. Bazı harika tiyatroların dışlandığı kesin..
Ödüllerin genel havası "Körler sağırlar" gibi.. Oysa tiyatrocu olmayıp Tiyatroya en büyük katkıyı yapanlara Özel Ödül vermek niye akıldan geçmiyor?. Bu ülkede tiyatro salonları birer birer kapanırken, Profilo gibi fevkalade değerli ve pahalı bir alışveriş merkezine üç salon birden koyup, bugünkü canlanmanın temelini atan Jak Kamhi'yi nasıl düşünmez, Afife Jürisi.. Sevgili Dostum Hamit Belli sebebini bilemediğim bir ödül alırken mesela.. Kamhi'ye ödül versen, öteki alışveriş merkezlerinin patronlarını da teşvik edersin belki.. Nasıl düşünülmez?.
Yani..
Afife Ödüllerinin yumuşak karnı Jüri..
Bir defa üçer aday az.. Bu ülkede tiyatro artık var.. Gümbür gümbür var. En az beş aday olmalı. Üç aday yapıp, bunları da yedi kişiye seçtirdin mi, iş başından yönlendirilip bitiyor. Seçici Kurul en az 20 kişi olmalı..
Oylama için bunlara 17 kişi daha eklenmiş. Çoğunun adını ilk defa duyuyorum. Dilerim keyfi değildir orada olmaları. Ama sayı az olunca, jüri seçkin ve itiraz edilmez olmalı.. Aslında, en doğrusu, oylama kurulu en az 100 kişi olmalı..
O zaman ödüller daha az dedikodu, daha az fısıltı ile karşılanır, daha değerli olur.
13. Afife'de buluşmak üzere..