"Gençlerle hayatın arasına girmeyin" demiştim ya geçen pazar.. Nasıl bir yere parmak basmışım.. Mail yağdı.. Hem gençlerden.. Hem anne babalardan..
Teşekkürler var.. Yıllar sonra gelen pişmanlıklar var.. Gurur duyanlar da var..
Konu özellikle "Sanat" olunca, anne ve babalar çocukları işsiz, sefil kalacakmış gibi bir düşünceye kapılıyorlar..
Binlerce, on binlerce hem de insanı meslek sahibi yapan bir üniversiteyi bitirmiş işsiz varken ülkemizde, konservatuar eğitimi, sanata yönelme, benim çocukluğumda spora bakıldığı gibi tepki görüyor..
"Haylazlık!.."
Gelen mektuplardan birkaçını ayırdım. Yer buldukça yayınlamak için.. İbret olur..
Ben konuyu sürdürmek istiyorum..
Herkesin yaşanacak bir hayatı var. Onu kendi istediği gibi yaşamak da hakkı.. Tabii büyükleri olarak, görmüş, geçirmişler olarak, hayat deneyimi nerdeyse sıfır olan bir gence söyleyeceklerimiz olacak.. Olmalı da.. Ama sonunda kararı ona bırakmalı, kararına saygı duymalı, duymakla da kalmamalı, destek olmalıyız..
Çünkü hedefimiz çocuklarımızın mutluluğu değil mi aslında..
Şu meşhur mutluluk merdivenine bir dönelim o zaman..
İnsanoğlu'nun mutlu olmak için ilk aradığı şey karnını doyurmak. Açsanız ötesi boş.. İşte bu sebeptendir ki, iki kilo bulgur, bir paket margarine oy satılabilir.. Oyu bu kadar ucuza almaya alışanlar, o milletin zenginleşmesini, refaha kavuşmasını isterler mi, o da ayrı..
Karnı doyan insan, barınak arar. Kafasını sokacak, onu dışarının tehlikelerinden koruyacak, adı üstünde, barınak..
Bu yüzden değil midir, devletin arazisine kaçak inşaatı teşvik edenler, etmekle kalmayıp, su elektrik, otobüs götürenler bir oy deposuna sahip olurlar, yarattıkları sefalet uydusu gece kondularda.. Ora sefil, ora gece kondu kaldıkça, deponun hep orda olacağını bilerek..
Karnı tok, sırtı da pek insan için artık üçüncü basamağın zamanı gelmiştir..
Sevgi arar.. Sevgili arar..İşte onu oy satarak elde edemezsiniz, pek.. Hadi buldunuz diyelim, iş biter mi?..
Bitmez..
O aşın, o evin, o sevginin yaşaması için bir başarı gerekir insana..İstikrarı sağlayacak olan iş başarısı.. Yaşamını sağlayan işinde devamlılığı getirecek başarı...
Aşı var, evi var, sevgilisi var, işinde de başarılı..
Mutluluk tamam mı?..
Hayır..
Bir basamak daha var, en, hem de en mutluluk için.. Öyle yazıyor kitaplar..
Mutluluk merdiveninin son basamağı, dördüncüye benziyor aslında..
İşte başarı..
Ama bir farkla.. Çok, çok önemli bir farkla..
"Sevdiği işte başarılı olmak" mutluluğun son aşaması..
Yani, büyükler olarak gençlere sevdikleri, istedikleri işe yönelmelerini öğütlemeliyiz..
Çok para kazanacaklarını tahmin ettiklerimizi değil..
Paranın mutlulukta yeri büyük.. Samanlık seyran değil artık.. Geçti o günler..
Ama para her şey değil..
İnsanın sevdiği işi yaparak kazandığı paradır mutluluğu getiren..
Sabah yataktan kalkarken, kalkıp işe giderken mutlu olmanızı sağlayan şey, sevdiğiniz şeyi yapmaya gidiyor olmanızdır.
Sevdiğinizin beklediği eve gelip kapının zilini çalmak nasıl mutluluksa, işine koşa koşa gitmek de, o eve dönüşü muhteşem yapan bir başka mutluluktur.
Sevdiğiniz işe yönlenin gençler..
O zaman mutlu olursunuz.
Onlara sevdikleri işte yetişmeleri, ilerlemeleri, gelişmeleri için destek olun büyükler..
O zaman çocuklarınız mutlu olur.. Onları mutlu görünce de siz, işte asıl o zaman siz mutlu olursunuz!..