ADIM gibi biliyordum, ertesi gün hemen tüm gazetelerin "Gözün Aydın" esprisi üzerine başlık atacağını.. Genç Aydın maçın bitmesine 30 saniye kala Galatasaray'ı kurtaran golü atınca..
Başlık atmak bir sanattır. Atacağınız başlık çarpıcı olacak. İlgiyi oraya çekecek.. Açıklayıcı olacak.. Başında olduğu yazıyı taşıyacak ve okutacak.. Ve de orijinal olacak.. Ertesi gün o başlık başka gazetede olmayacak.
Bunların hepsini tek başlıkta başarmak bir sanattır. Bu başlığı bulan ve atan da iyi gazetecidir. İyi gazeteci olmak da, kolay değildir. Çaba gerekir. İyi bir altyapı gerekir. Zekâ gerekir.. "Fark yaratmak" hırsı ve arzusu gerektirir.
Uzun zaman önce gene bu konuya değinirken "Aklınıza ilk gelen başlığı hemen çöpe atın. Çünkü o herkesin aklına da ilk gelendir. Size çok orijinal gelen başlığın ne kadar sıradan olduğunu ertesi gün öbür gazetelere bakarken görürsünüz" demiştim.
Aydın olayında aynen öyle oldu. "Gözün Aydın" o kadar kolay bir laftı ki, herkes anında buldu.
Spor sayfalarındaki başlıklar komik.. Hele takımlar kurumların adını taşımaya başlayınca, iş iyice komikleşti. Kulübün adı ile ilgili mesleki terimleri her başlığa taşımayı marifet sayıyor arkadaşlarım, ilginç espri bulduklarını sanarak. Oysa ayni ucuzluğa hepsi düşüyorlar, her hafta düşüyorlar.. Bunun nesi ilgi çekici, nesi yaratıcı, nesi orijinal diye düşünen yok. Çala kalem atılıyor başlıklar.. Öyle olunca da, etkileri ya tıssss. Ya da güldürüyor. Gülünç oldukları için..