Nöbeti bitirip bölüğüne dönmüş er. Nöbetçi astsubay gazinoya çağırmış, içki ikram etmiş. Er "Yasak" diye geri çevirmiş. Astsubay "Bu bir emirdir, iç" deyince, içmiş er. Az sonra da nöbetçi subaya rastlamış. Subay erin alkollü olduğunu doktor raporu ile belirleyince, mahkemeye vermiş.
Askeri mahkeme erin "Astsubayım küfür edip, emir verince mecburen içtim" deyişini kabul etmiş. "Eylemde kasıt yok" deyip beraat kararı vermiş. Karara askeri savcı itiraz edince, Dava Askeri Yargıtay 3. Dairesi'ne gelmiş. Daire "Kanunsuz emre uyulmaz" kuralı gereğince, erin mahkûm edilmesine hükmetmiş.
Şeriatin kestiği parmak acımaz..
Ne var ki, asker üniforması giymekle, yargıçlar asker olmuyor.. Olsalar, kıtalarda subaylık yapsalardı, kanunlu, kanunsuz emre itaat etmeyen erlerin başına nelerin geldiğini, askerlik sürelerinin nasıl bir işkenceye dönüştüğünü bilirler ve beraat kararını onaylarlardı.
Ben Muhabere Okulu''nda altı ay asteğmen, bir yıl da teğmen olarak görev yaptım. Görevim takım komutanı sıfatı ile bölük komutanlığı idi.. Çok iyi yaşadım, çok iyi gördüm.. Bazı subayların, astsubayların, hatta erbaşların, yani çavuş ve onbaşıların, akşam beşte bölüğün esas subayları gittikten sonra kışlada kalan erlere nasıl davrandıklarını çok ama çok iyi biliyordum.
Sayın askeri savcı, sayın askeri yargıtay yargıçları.. O çocuk o emre uymasaydı, bitmişti.. Kıtada görev yapsanız, bunu en az benim kadar bilirdiniz!.
Mahkemenin kararı, adil ve haklıydı!..