İçine girmeye çalıştığımız Avrupa Birliği'nin, Atatürk'ten bu yana yanında yer almaya çalıştığımız Batı'nın, "Uygar" dediğimiz dünyanın bir numaralı vasfı, "İfade Özgürlüğü"dür.
İnsanların köle, insanların kul, insanların mal gibi kullanıldıkları dünyadan buraya geçiş önce İfade Özgürlüğü ile mümkün olur.
Fransız İhtilali'nin temel ilkelerinden ilkidir ve Voltaire'in ağzından tarihe çakılmıştır..
"Düşüncelerinize karşı olabilirim. Ama onları ifade edebilmeniz için hayatımı verebilirim."
Atatürk, Ebedi Şef olarak bilinirdi ve Tek Parti yönetiminin kayıtsız şartsız lideri idi, "İfade özgürlüğünden doğacak sorunların en iyi giderilme yolunun gene ifade özgürlüğü olduğunu" defalarca söylemişti.
Uygar dünya İfade Özgürlüğü ile, hakaret arasındaki farkı ayıran tek ölçütün adını koymuştur.
Kasıt!..
Amaç hakaret midir, eleştiri mi?.. Bu yüzden tek başına açık seçik bir hakaret sözcüğü olan "Aptal" "Bush bir aptaldır" deyişi içinde eleştiri kabul edilmektedir. Çünkü bu lafı edenin Bush'a kişisel bir kastı yoktur. "Aptal" Bush'un yaptıklarına verdiği özel sıfattır.
Şimdi bizdeki uygulamaya bakın.. Bakmadan önce de yandaki belgeyi dikkatle okuyun..
RTÜK adlı kurum oturmuş, bir programı izlemiş ve bu programda eleştiri sınırlarının aşıldığına hükmetmiştir.
Hemen hepsi, hemen hergün Türk basınında yazılan, televizyonlarında söylenenlerin bir özeti gibi sunulan konuşmaları, RTÜK suç olarak ilan etmiştir.
Bu Abdülhamit sansürünün hortlamasıdır.
Bunlar eğer suçsa, yazarlar, yorumcular, bundan böyle neyi, nasıl eleştireceklerdir?.
RTÜK üyeleri, uygar dünyanın medyasını izlemekte, oradaki eleştirilerin boyutlarına bakmakta mıdırlar?. Türkiye Anayasası Kuvvetler Ayrımı ilkesini benimsemiştir.
RTÜK, bir yürütme organı olarak, hangi yetki ile bir "Düşünce suçu" ihdas etmektedir?.
Türkiye Anayasası, Cezaların Şahsiliği ilkesini getirmiştir. Bir konuğun fikrini açıklaması yüzünden bir sunucu, bir TV kanalı nasıl ceza görür?. Bu açık seçik "Konuklarınızı iyi seçin. Yayın öncesi onları uyarın" yani "İfade özgürlüğünü otosansürle önce siz kısıtlayın" demek değil midir?.
Suçu Hıncal Uluç işlemişse, Hıncal Uluç ceza görür. Sunucu Melih ve Lig TV değil.. Hıncal'ın suçunu da yüce mahkemeler belirler, cezasını onlar keser, RTÜK değil..
Geçen yıl, 18 dakikalık reklam süresini 168 dakikaya çıkaran TV kanallarına niçin işlem yapılmadığını sorduğumda RTÜK Başkanı Fatih Karaca bizzat aramış, sonra da yazı ile açıklama yapmıştı.
"Efendim, yazıp savunma istiyoruz. Cevap bekliyoruz. Sonra mahkemeye itiraz hakları var.. Bekliyoruz. Bu yüzden gecikiyoruz."
Tamamen matematiksel bir ihlal olan reklam süresinin aşılmasında dahi "Savunma" isteyen ve bekleyen RTÜK, konuşmasında "Suç bulduğu" Hıncal Uluç'tan savunma isteminde dahi bulunmadan, bu kararı tek taraflı alabilmiştir.
Bu nasıl perhiz, bu nasıl lahana turşusudur?.
Şimdi gerçek sebebe gelelim.. RTÜK Hıncal Uluç'un suç işlemediğini bilmektedir. Zaten olsa bile böyle bir suçu belirleme ve ilan etme hakkı yoktur. Yapılan Anayasa ihlalidir. Buna rağmen Hıncal Uluç üzerinden, konuk olduğu programları yapan NTV ve LİG TV'yi cezalandırmaktadır. Onlara resmen ve alenen "Hıncal Uluç'u programlarınıza almayın" baskısı yapmaktadır.
Neden?. Çünkü Hıncal Uluç son aylarda RTÜK'ü şiddetle eleştirmekte, köşeye sıkıştırmakta, güç durumda bırakmaktadır. İntikam almak gerekmektedir.
RTÜK de işte aynen bunu yapmaktadır.
Ben NTV ve LİG TV'de yönetici değilim. Olsaydım, karara itiraz eder, sonunda mahkemeye gider, hatta oradan da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşır, RTÜK üyelerinden ağır tazminat talep ederdim.
Çünkü bu, NTV, LİG TV veya Hıncal Uluç'un davası değil, bu ülkede insanca yaşama ve İfade Özgürlüğü uğruna savaştır.
NTV, LİG TV ve başta basın kuruluşları olmak üzere tüm sivil toplum örgütleri, Türk insanını susturmaya, keyfi kararlarla, Anayasa ihlal edilerek ceza yağdırarak, İfade Özgürlüğünü yerle bir etmeye kalkışanlara karşı eyleme geçmeli, tepkilerini göstermelidirler.
Bu ülkede susan değil konuşan, düşüncelerini korkmadan ifade edebilen vatandaşlar olarak yaşama hakkı istiyorsak, bu hakkı hak etmemiz gerekir.
Bu ülkedeki tüm basın kuruluşlarını göreve davet ediyorum. Bu ülkedeki tüm basın kurumlarını göreve davet ediyorum.
Başta gazeteleri yöneten Genel Yayın Müdürleri ve köşe yazarları olmak üzere tüm meslekdaşlarımı göreve davet ediyorum.
Hıncal Uluç'u susturamazlar.
Ama bu tür kararlar, genç, işe yeni başlamış, yaşam ve iş güvencesi olmayan genç meslektaşlarımı fena halde etkileyebilir.
Tepkiler genç gazeteciler dikkate alınarak gösterilmeli..
Benim için değil.. İnsanca yaşama hakkı için.. İfade özgürlüğü için.. "Bush bir aptaldır" RTÜK üyeleri.. Ama siz çok akıllısınız..
Güya!.. "Bush bir aptaldır" belgesi!..