Bugün eğer özellikle kadın arkadaşlarım "Hıncal farklı" diyorlarsa, bunu çocukluğumda okuduğum Şövalye romanlarına, seyrettiğim şövalye filmlerine borçluyum..
Şövalye..
Hani eskiden genç kızların hayallerini süsleyen beyaz atlı süvariler var ya..
İşte tam da o..
Süvariden yola çıkmış sözcük.. Kavalye olmuştu, babamın ve benim kuşağımda.. Bugün unutulmuş.. Kadına eşlik eden adamın adıydı, kavalye.. Yani şövalye..
Peki nedir şövalyelik?.. Şövalye romanları ve filmleri ne öğretti Hıncal'a..
Kadına saygı.. Kadına itina.. Kadına yakışma.. Kadına layık olma.. Kadın için her şeyi, her fedakârlığı yapma..
Her şeyi verme.. Hiçbir şey istememe.. Karşılık beklememe..
Kavalye olmak kolay değildi o zamanlar.. Hıncal'ın kız arkadaşları hiç sigaralarını yakmadılar, ceketlerini, paltolarını hiç kendileri giymediler, sandalyelerini hiç çekmediler.. Hiç araba kapısı açmadılar, hiç hesap ödemediler. Bir dedikleri hiç iki edilmedi.. İstemediler.. İstemelerine gerek kalmadan Hıncal düşündü ve sundu..
Kadına davranmayı babamdan değil, onun bana aldığı kitaplardan, götürdüğü filmlerden öğrendim..
Kadın değil sadece şövalyelik tabii. Lafı geldi de oradan girdim..
Şövalyelik vatanseverliktir. Vatan için göz kırpmadan ölebilmektir.
Şövalyelik mertliktir.. Şövalyelik, sözünde durmanın "Onur meselesi" olduğunu bilmektir. Şövalyelik sözü için de ölebilmektir.
Şövalyelik ahlaktır, doğruluktur. Hoşgörüdür, alçak gönüllülüktür.. Şövalyelik hiç istememek, hep vermektir..
Bir bakın etrafınıza, kaç şövalye adayı var, sayabilir misiniz?..
Neden?..
Artık şövalye romanları satılmıyor.. Artık şövalye filmleri gösterilmiyor..
Devir değişti..
Şövalyelik, artık aptallık, gerzeklik oldu..
İşte bu yüzden Arthur'u göklere çıkarışım.. Bu yüzden, "Özellikle gençler mutlak görsün" deyişim..
Kral Arthur ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri, artık masal olmuş bazı hasletleri yeniden, ucundan kulağından yakalamamıza sebeb olursa..
Gençlerimiz bu filmin etkisinde bir damla kalıp "Şövalyenin Ş'si olursa.." diye..
Güzel film.. Geçen hafta "Dünyanın en seksi kadını" seçilen Keira Knightley'nin Arthur'u oynayan Clive Owen ile kısacık bir "Gece" sahnesi var, seçimin ne kadar isabetli olduğunu anlatmaya yeterli.. Bunu yem diye taktım yazının ucuna.. Belki bazı gençleri yakalar da filme götürür diye..