Bana Roma'yı gezdiren İtalyan komünist politikacı hükümetle boyuna dalga geçiyor, binaları gösterirken "Burası da Adaletsizlik Bakanlığı" gibi laflar ediyordu. Sıra parlamento binasının içinde dolaşmaya gelince onun hicvine gerek kalmadı; kendiliğimden içerledim.
Ömrümde gördüğüm en debdebeli, cafcaflı, yaldızlı maldızlı yerlerden biriydi. Ülkenin yoksul kesimi bunalır, grevler birbirini kovalar, Napoli'de çöpler toplanamazken halk temsilciliğiyle görevli adamlar o ortamda saltanat sürüyordu. Düşünmüştüm:
"Bizde milletvekillerini yerli yersiz çekiştirmek aydın sayılmanın şartlarındandır. Meclis lokantasındaki ucuzluk vurgulanır boyuna. Hicivci dostlar gelsinler de buradaki lüksü görsünler!"
Aradan yıllar geçti. Şimdi İtalya çok daha beter durumda. Politikacıları ise çözüm üretmekte büsbütün yetersiz kalıyor, yalnız kendi siyasal çıkarlarını kollamakta direniyorlar.
Öyleyken birkaç hafta önce o parlamento binasındaki tantanalı restoran ekrana geldi bir yabancı kanalda. En sonradan görme zenginin en gösterişçi davetinden bir görüntü gibiydi: beyaz smokinli, beyaz eldivenli garsonların servis yaptığı sırmalı sofralarda, altın rengi tabaklarla sunulan bin bir çeşit şatafatlı yemek... Parmakları yüzüklü, kravatları pırlanta iğneli kasıntı kalantorlar sırıtarak birbirlerine yaldızlı kadehlerini kaldırıyorlar...
Bir kere daha tepem attı.
***
Biliyorsunuz, Amerikalıların tükettiği çok mal ülkelerine dışarıdan geliyor. Ekonomilerini hızlandırmak için her vatandaşa 600'er dolar dağıtılması kararlaştırılınca bir iş adamının alaycı raporu basına yansımış, bir İtalyan ekonomisti de ona yanıt yayımlamıştı.
Hamarat mail yorumcusu Yılmaz Dağdeviren o olayı hatırlatınca anılarım tazelendi. Anlatayım da gülün.
"
Mealen" rapor:
"Dağıtılan dolarları marketlerde harcarsak para Çin'e, benzine harcarsak Araplara, bilgisayar alırsak Hindistan'a, sebze alırsak Meksika'ya, hediyelik alırsak Tayvan'a, araba alırsak Almanya ya da Japonya'ya gidecek. Amerikan ekonomisine hiç yararı olmayacak. Yardımı ülke içinde tutmak için tek çözüm parayı bira ve fahişelere harcamaktır. Yalnız o iki sektörde yeterli üretimimiz var. Ben kendi hesabıma öyle harcama yapmaktayım."
İtalya'dan yanıt da şöyle bir şey (ayıp saydığımız sözcüklere katlanamayanlar okumasın):
"Maalesef ekonomik durumunuz sandığınızdan da kötü. Galiba haberiniz yok ama, en büyük bira fabrikanızı da bir Brezilya şirketi satın aldı. Öylece, piyasa canlandırmak isteyen Amerikalılara önerilecek en uygun yol yardım parasını fahişelere harcamaları. Onlar da kazandıklarını evlatlarına yollamak isterlerse para İtalya'ya, Roma'daki parlamento binamıza gelir. Zira buradadır dünyadaki en yoğun orospu çocuğu topluluğu."
Kendi parlamenterlerimizin kadrini bilelim der, sıfatlarının hakkını veren İtalyan politikacılarını da tenzih ederim tabii.
Bernard Shaw'un dediği gibi, "
varsa".