Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Ya sünger ya hesap

Ülkede hukuk tartışması değil, sinir savaşı var. Duygulara dayalı manevralar uygulanmakta karşılıklı. Ona göre düşünelim.
Bir zebani karşıma dikilse de, iki felaket seçeneği dayatarak dese ki: "Ya asılacaksın, ya da ailenin önünde bir zorba tarafından aşağılanacaksın ve ezikliğinin fotoğrafı çekilip ülkeye dağıtılacak"...
Birincisini seçerim. Çünkü daha ağır gelir ömür boyu ikincisinin altında ezilmek.
Adnan Menderes'e o acıların ikisi birden yaşatıldı. Asıldı. Daha önce de perişan ailesiyle birlikte "komutan" odasında resmi çekilip basına dağıtıldı:
İnsanlık özürlü albay padişah tavrıyla koltuğa kurulmuş; halk çoğunluğunun başbakan yaptığı kişi ise boynunu bükmüş, gözlerini eşinden ve çocuklarından kaçırarak ayakta...
Ben o görüntüyü yaratabilen, başbakan celladı bir toplumun üyesi olma ayıbını yarım yüzyıldan uzun süredir gönlümde taşımaktayım.
Bunu niçin yazdım şimdi? Asker vesayeti konusundaki duygu ve düşüncemi bir kere daha vurgulamak için.
İlle velakin...

***
Kimin ne kadar "haklı" olduğu belirlenirken ölçü en etkin belirleyicidir.
Otobüste biri ayağınıza basarsa ondan özür beklemek ve dikkatli davranmasını istemek hakkınızdır. Ama "Önüne baksana salak" diyerek karnını dirseklerseniz haksız duruma düşersiniz.
Balyoz davasında yargılama tekniği açısından pürüzler bulunduğu, kurunun yanında yaşların da yandığı iddiaları var. İtirazları destekleyen somut kanıtlar da yok değil. Hepsini ayrıntı sayıp "esasa" bakarsak ne görüyoruz?
Varsayım oyunlarının çok ötesinde, darbe tasarı ve hazırlıkları yapılmış. Tartışmaya yer bırakmayacak kadar açık bu. Tatlıya bağlama kaldırmayacak denli ağır suç. O da açık.
Ancak, her suça ceza biçilirken "hafifletici sebepler" de hesaba katılır. Bence burada öyle bir faktör çok ağırlıklı: suçun işlendiği dönemde ve önceki altmış küsur yıl boyunca toplumuzun üstüne çökertilmiş olan "hava". Failler arasında sırf kişisel hırsla o işlere sıvanmış olanlar da var, ülke hayrına görev üstlendiğine içtenlikle inanmış safdil işgüzarlar da.
İkisinin arasında ayrım gözetilmemesi toplum vicdanını tedirgin eder. Adalet mekanizmasında kademeler yanlışlar ve ölçüsüzlüklerin giderilerek ince ayarların gerçekleştirilmesi için oluşturulmuştur.
"Ordu göreve!" diyen çok oldu. Şimdi sıra "Yargıtay göreve" demeye geldi.
***
Evet, yaşları kurulardan ayırırken o eski sloganın önemini de ıskalamayalım. Askerler darbenin uygulayıcısıdır ama, hazırlayıcı ve azmettiriciler yalnız onlar değildir. Sivil kesimde çok sanık var.
Ya tümüyle yakın geçmişin üstüne sünger çekerek bağışlayıcı bir yola gitmeli ya da bütün sorumlulukların hesabını sormalıyız. Toplum ancak öyle temizlenir, vicdanı ancak öyle rahatlar.
Sırf "Yaş mı da kuru mu?" sorusu yetersiz kalıyor. İnsanlar odun değildir.
***
NOT: Bu haftadan itibaren, çarşamba yazım cumartesi günleri çıkacak. Genel Yayın Yönetmenimize teşekkürler. (Hafta sonları gazete daha çok okunur!)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA