Turizmin başkenti Antalya'dan Türkiye'ye bakmak insanı rahatlatıyor. Çünkü, turizm sektörü, ne siyasetten esen negatif rüzgârların, ne de ekonomide yükselen fiyatların etkisinde. O kendi yolunda yürüyor.
Turizm Bakanı Ertuğrul Günay önceki gün Samsun'da bu gerçeğin altını özellikle çizerek şöyle diyordu:
"Bunu 10 yıl öncesinden söylemek mümkün değildi. 2007'de 23 milyon 341 bin turist kapasitemiz vardı. Geçen yıla göre bu yıl yüzde 20 civarında hem gelen turist sayısında hem de ekonomik kalkınma açısından gelişme var, turizmde gelişiyoruz."
Bu nedenle olacak, hafta sonu geldiğimiz Antalya'nın Belek bölgesinde turizmcilerin yüzü gülüyor. Nedeni de otellerin doluluğu...
Bölgede 47 otel ve golf sahasının sahiplerini bir araya getiren Belek Turizm Yatırımcılar Birliği Başkanı Cemil Uğurlu, yeni sezona ilişkin düşüncelerini şöyle anlatıyor:
"Sezon çok iyi başladı. Geçen yıl kur farkından ve panik nedeniyle yüzde 30 bir kayıp vardı. Bu sene kendimizi toparlıyoruz. Hem fiyatlarımız daha yüksek hem de talep bir hayli fazla."
Doğrusu Türkiye'nin yaşadığı siyasi istikrarsızlığın turizm sektörüne yansımaması çok sevindirici. Tabii bu olumlu tabloda, Rusya'dan gelen turistlerin etkisi olduğu kadar Türkiye'deki yatırımcıların "kriz içinde büyüme"yi öğrenmelerinin de katkısı var.
Cemil Uğurlu şöyle diyor:
"Aslında Türkiye genelinde durum iyi. Çünkü artık turizm yatırımcısı daha sağlam adım atıyor. Ayrıca içinden geçtiğimiz süreci de benimsedi."
Türkiye'nin en iyi otellerinin yer aldığı Belek'i gezerken 8'inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı hatırlamamak mümkün değil. O muhteşem otellerin ve golf sahalarının temelinde onun imzası var.
Ancak, turizm yatırımcıları ve AK Parti hükümeti de Özal'ın açtığı yolu yarım bırakmamış. Bölgede standardı yüksek oteller yapılırken; su, kanalizasyon ve yol gibi altyapı yatırımlarıyla yetinilmemiş, bölgeye gelen turistlere hizmet vermesi için sinagog, kilise ve cami de yapılmış. Bugünlerde cuma günü camilere, pazar günü kiliselere gelenlerin sayısı hiç de az değil.
Antalya Belek'te farklı bir Türkiye var. Dünyaya açık, ayakları üzerinde duran ve dünyayla yarışan bir Türkiye.
Sadece Ankara'nın yarattığı kısır çekişmelerden ibaret bir Türkiye olmadığını görmek insanı umutlandırıyor.