Bir tarafta İsrail, Türkiye ve Katar. Kutsal olmayan bir ittifak halinde bir aradalar... Öte tarafta ise Esad'ın Suriye'si ile İran, Rusya ve Çin... Suriye'nin siyasi geleceğine dair böylesi ölümcül karşı yüzleşme neyin göstergesi olabilir?
Bu soruya Mitler, Yalanlar ve Petrol Savaşları adlı kitabın yazarı F. William Engdahl, GlobalResearch. ca'da yayınlanan ve Timeturk. com'da Türkçe'ye çevrilen makalesinde yanıtı, "enerji jeopolitiği" diye veriyor. Diyor ki: "Ortadoğu'nun jeopolitik değerlendirmelerinde anlaşılmayan şey, sadece Ortadoğu'da gaz üreten ülkeler için değil, aynı zamanda AB ile üretici olarak Rusya, tüketici olarak Çin'in de dahil olduğu Avrasya için doğalgaz kontrolünün öneminin dramatik yükselişidir..."
Esad rejimi üzerinde yaşanan jeopolitik çatışmanın iki gerçek nedeni var:
İsrail, Katar ve Suriye'de keşfedilen yeni gaz kaynakları...
AB'nin de dünyanın en büyük potansiyel gaz tüketicisi olarak ortaya çıkması. Yüzyılın silahı doğalgaz dünyanın hızla yükselen en büyük pazarı olma özelliğini taşıyor!
***
Almanya, Fukushima felaketinin ardından nükleeri aşamalı olarak azaltma kararı aldı. AB, doğalgazı kömür ve nükleer enerjinin yerine geçen "temiz enerji" seçeneği haline getiriyor. Gaz, "
karbon izi" açısından "
çevre dostu" olarak kabul ediliyor. AB'nin
2020 karbondioksit salınımı hedeflerini tutturabilmesinin tek yolu, kömür yerine gaz yakması. Gaz, karbondioksit salınımını kömüre göre yüzde 50-60 azaltıyor.
Rüzgâr ve diğer alternatif enerjilere göre ekonomik maliyeti daha düşük. AB gaza oynarken, Büyük Ortadoğu'nun geleceğini bu enerji savaşı belirleyecek.
Geçen yıl Suriye'deki Esad rejimine karşı istikrarsızlaştırma operasyonu hızla ilerlerken, benim
daha üç yıl önce dikkat çektiğim bir konu olan, boru hattı anlaşmasına Suriye, İran ve Irak sessizce imzayı attı.
10 milyar dolara mal olacak,
üç yıl içinde tamamlanacak boru hattı,
Güney Pars gazını Bağdat-Şam üzerinden
Lübnan'ın Akdeniz limanı kanalıyla
AB pazarına ulaştıracak.
***
Suriye gazı, yürürlükteki
Irak ile İran arasındaki gaz anlaşması çerçevesinde alacak. Küresel aktörler gözlerini çoktan İran ve Katar arasında kalan, dünyanın en büyük gaz sahası olarak bilinen Güney Pars Bölgesi'ne dikti. Engdahl'ın ifadesiyle
Şii İran'dan, Şii çoğunluklu Irak üzerinden, Şii-dostu Nusayri Esad'ın Suriye'sine ulaşan
Şii bir gaz boru hattı!
Üstelik Türkiye'nin çıkarlarına aykırı döşeniyor!
Rusya, AB ve Çin bölgedeki arayışlarını hızlandırdı. Bu da bölgenin hâkimi ABD'yi zorluyor. Haftasonu
Doha'da toplanan Suriyeli muhaliflerin
Ulusal Konsey'in başına bir Hıristiyan'ı getirmeleri, bu çerçeveden bakıldığında çok kritik.
Peki, Türkiye ne yapıyor? Şimdilik planların dışında kalmış gibi. Tez elden dış ve iç politikada güçlü bir yapı ortaya koymamız şart!
Buna vizyon diyorlar