TOKİ'ye denizaşırı ülkelerden dahi talep gelmesi, "gayrimenkul"ü, "model" üzerinden "menkul" hale getiriyor adeta...
Başarılı olanı herkes ister... Kopyalamaya çalışır...
Bizim de yaptığımız bundan farklı olmadı. Şimdi farklı olan, bizim kendi "başarılarımızı" cazip hale getirebilmemizden ibaret...
Batı'nın "Türkiye yükseliyor" itirafıyla dillendirdiği; "bölünmüş bir dünyada", Ankara'nın kendine "benzersiz merkezi bir rol biçtiği" gerçeği, yalnızca jeo-politiğimize değil fakat aynı zamanda ekonomideki başarıların cazibesine dayanıyor.
Bizi "düşük not" cenderesinde tutmak isteyen Batı'nın, İstanbul ve Türkiye üzerinden "doymamış pazarlara" açılma iştahı ise işin bir başka boyutu...
Küresel krizde finansal kesimdeki "batmayışımız", TMSF veya BDDK gibi kurumlarımızın "model ihracını" gündeme getirmişti. Her ne kadar 2001 krizi ile bedeli ödenmiş bir öğrenme süreci olsa da ortada bir başarı vardı. Bu başarı da zaten ürettiğimiz bu modelleri ihraç etmemizi sağladı.
Önce Tunus, ardından Mısır ve belki de bir sonraki adımda diğer despot dikta yönetimler kuşağındaki ülkeler, Türkiye'nin "model ihracatı" konusunda başka bir avantajını adresliyor. Mübarek'e "halkını dinle" çağrısı, sadece Doğu'ya yönelik model ihracatı önerisi değildir. Aynı zamanda AB'ye de benzer davet yapılabilir.
Neler olup bittiğini anlayamayan, gündemin gerisinde kalan AB, Türkiye'yi hâlâ vizeyle dövebileceği aday ülke sanıyor. Oysa sıcak coğrafyaya ulaşma noktasındaki tek kapıları, Türkiye'dir artık.
Başbakan'ın bu sıcak coğrafyanın insanında karşılık bulan "güveni", Batı'ya karşı bir diplomasi kozu olarak pekala kullanılabilir. Misal Sarkozy'nin Fransa'sı, Tunus'un ancak ticari partneri olabilir fakat Türkiye'nin Tunus'a hem siyasi hem de ekonomik model ihracatı imkânı vardır.
Bu sıcak coğrafyada daha insani rejimler kurmak, hukuk düzeni oluşturmak, keyfiliği, yolsuzluk ve yoksulluğu azaltma girişimleri için Türkiye, Batı'ya şunu söyleyebilme gücündedir; Bölünmüş dünyadaki bu "benzersiz merkezi rolümüz", yalnızca kaynayan ülkelere değil, size de model ihraç edebileceğimizi gösteriyor.
Şimdi gelin, "ederini" tartışalım...