Sitem dolu satırlarda şunlar yazıyordu: "Ben, bir inşaat işçisinin oğluyum. İmam hatip mezunuyum. Maliye Bakanlığı'ndaki kurullarda çalışanların yüzde 90'ı benim gibi Anadolu'dan çıkıp gelmiş, ülkesini seven insanlar. Giriş sınavında bilgi dışında hiçbir şeye ayrıcalık tanınmadığı için, bürokrat çocuğu da inşaat işçisinin çocuğu da bu kurullara girdi. Bizler masonik bir kulübün mensupları değiliz! Ama yapılanlar yüzünden çok kırgınız!"
***
Türkiye'nin en hassas alanlarından biriyle ilgili.
"Vergi denetimi!" İlginçtir, Maliye Bakanlığı gerek denetim alanında yapılan düzenlemeler gerekse eşit işe- eşit ücret diye sunulan kararnameden kaynaklanan sorunlarla içten içe kaynıyor ama Maliye Bakanı'ndan pek ses çıkmıyor. Siyasetçinin gözünü kapaması problemleri ortadan kaldırmadığı için
"Vergi Denetim Kurulu" dosyasının yeni sayfalarını açmayı sürdürelim. Bizim tezimiz şu:
"Vergi denetimi farklı unvanlarla, çekişmelerle, piyasa ile yüz göz olunmadan gerçekleştirilebilsin! Nitelik ve uzmanlık konuşsun."
İşte bu yüzden vergi denetiminde
"tek çatı" projesini ilke olarak destekledik. Özellikle gelecek kuşakların, benzer işi yaptıkları halde birbirlerinden kopuk çalışmaması gerektiğini söyledik. Sınıfsal ayrıma kadar varan yapıların, maliye içinde ve dışında çapraşık çıkar ilişkileri yarattığını, sağlıklı görünen kurumları içten içe kemirdiğini iddia ettik.
***
Gel gör ki... Bu görüşlerimiz, neredeyse dört benzemez kâğıtla oyun oynanacağı gerçeğini de değiştirmiyor.
Burada iç içe geçen yaman çelişkiler söz konusu:
1- Usta-çırak ilişkisi ile yetişme, devlet terbiyesi, birikim, iyi eğitim. Yani uzmanlık, yani Kurul Modeli. Buna itirazımız yok. Kaygımız, en kritik noktada düğümleniyor. Eğer uzmanlığı az sayıda isme endeksler ve her boşluğu onların doldurmasını beklerseniz hem devlet yönetiminde genel kalite eksikliği giderilemez hem de köşe başları kerameti kendinden menkul adamlar tarafından tutulur. Kurum geleneklerinin kurul bünyesinde aktarılması ne kadar doğru ise tüm umudu belirli kurullara bağlayıp her yere oradan yönetici göndermek de o kadar yanlış.
2- Kabul edelim ki hesap uzmanları, maliye müfettişleri ve gelirler kontrolörlerinin işe giriş, yetişme ve bilgilenme süreçleri vergi denetmenlerinden çok daha zordu. Denetmenler içindeki istisnalar, mevcut durumu değiştirmiyordu. Müfettişlerin vergiden ziyade bakanlığın diğer sahalarında inceleme yaptığı düşünülürse büyük çaplı denetimler; hesap uzmanları ve kontrolörler ekseninde gelişiyor, denetmenler yardımcı oluyor ancak pasta paylaşım kavgası bitmek bilmiyordu. Şimdi aynı statüde toplanmaları, iktisattaki
"iyi para-kötü parayı kovar" teorisini akla getirmiyor değil. Bugünkü şekli ile Vergi Denetim Kurulu'nun
"hayal kırıklıkları ve zafer kazanmışlık duyguları" etrafında adeta buzlu cama dönüştüğünü inkâr edemeyiz.
3- Bu toz duman içinde
"vergi dairesi müdürlerinin, muhasebat ve milli emlak kontrolörlerinin" makul taleplerine de kulak tıkayamayız. Kamuda, fonksiyon değişimi sırasında, bürokratlar açısından unvan ve gelir kaybı yaratılırsa kişiler bunu itibar erozyonu olarak algılar. Ne kadar zorlarsanız zorlayın, memuriyetin dayattığı katı koşullar dışında insanlar isteksizleşir, devletten soğur.
***
Peki, sonuçta ne söyleyebiliriz?
1- Bugün vergi denetimi yeniden yapılanırken geçiş dönemi sancıları yaşandığını belirtebiliriz. Bir camiaya veya bireylere indirgenen isyanlara ne bastırma güdüsüyle ne de teslim olma saikiyle yaklaşılmalı.
2- Beyana dayalı vergiler artmadıkça, giderden hareketle gelir sorgulaması yapılmadıkça, vergi barışlarının sonu gelmedikçe, uzlaşma müessesesine neşter vurulmadıkça yapısal reformlar başarılı olamaz. O zaman bürokratik taassup hortlar.