Tayyip Erdoğan, salı günkü grup konuşmasında Gazi Mustafa Kemal'in 2 telgrafından söz etti. Birinde, din unsuru ağır basıyordu. Melis'in açılış gününün cumaya rastladığı, o günün bereketinden istifade etmek için bütün milletvekilleriyle birlikte Hacı Bayram Camii'nde cuma namazı kılınacağı anlatılıyordu. Meclis'e girmeden önce dualar okunmuş, kurbanlar kesilmişti; bütün bunlar bizzat Mustafa Kemal'in talimatıyla yapılmıştı.
İkinci telgraf, "milli irade" vurgusunu yansıtıyordu. Mustafa Kemal, bütün kolordu ve tümen komutanlarına çektiği telgrafta Meclis'in açılacağı haberini vermiş ve "Bu tarihten sonra bütün sivil ve askeri makamların başvuracağı yüce merci Büyük Millet Meclisi olacaktır" demişti. Bütün bunları "zamanın ruhuna" bağlayabiliriz. Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı'nda Halifeyi kurtarmak temasını işlemiş ve din adamlarıyla birlikte hareket etmişti. Nitekim ilk Meclis de, bu iklimi yansıtıyordu. Atatürk, dini hassasiyetlere, devrim şartlarının elverdiği ölçüde hoşgörüyle baktı. Buna mukabil, komutanlara "En yüce merci Büyük Millet Meclisi" derken samimiydi. Kurtuluş Savaşı'nda TBMM'yi bir meşruiyet unsuru olarak hep arkasına aldı.