Mehmet Tezkan (Milliyet), doğruyu benden öğrendiği için teşekkür edeceğine, "Bakanlık sözcüsü gibi" diyerek lâf atmış. Benim bildiğim gazeteci, yalan yanlış yazmaz. Kendisine doğruyu öğretene de teşekkür eder. 12 Eylül referandumundan önce, Mehmet Tezkan'la "tek oy" konusunda tartışmalarımız olmuştu. Ben, "Her hâkim ve savcının tek oy kullanması daha çoğulcu bir yapı getirecektir" demiştim. Kendisi bunun tam aksini iddia etmiş, o zaman da beni ağır bir dille suçlamıştı. Ama yanıldığı ortaya çıktı. Artık herkes tek oyun, HSYK'nın yapısında çoğulculuk sağlayacağını kabul ediyor. (O günlerde, Tezkan'ın, CHP ve YARSAV gibi tek oya karşı çıkması bir tesadüf müydü? Yoksa, Tezkan onların sözcülüğünü mü yapıyordu?)
Basında bir bölüm gazeteci, Ergenekon ve Balyoz davalarını itibarsızlaştırmak için hâkim ve savcıların HSYK tarafından manipüle edildiğini, tutuklama kararı verenlerin ödüllendirilip, tahliye kararı verenlerin ise cezalandırıldığını ileri sürüyor. Sonra bu yazılan yanlış bilgiler, başkaları tarafından gerçekmiş gibi kullanılıyor. Muazzam bir bilgi kirliliği oluşuyor. O yanlış bilgileri yayan gazeteciler, kendi araştırmaları sonucu mu bunları yazıyorlar? Yoksa birileri mi onları kullanıyor ve yönlendiriyor?
Mehmet Tezkan kardeşim... Sen bana sataşacağına, önce kendi hatanı itiraf et. Sonra benim yazdıklarım doğru mu, yanlış mı, onu söyle. Yanlışsa, yanlışımı yüzüme vur. Ama senin gibilerin halkı aldatmasına, Ergenekon ve Balyoz gibi davaları "Yargı AKP'nin arka bahçesi haline geldi" diyerek itibarsızlaştırmasına izin vermeyeceğim. Zaten, bundan dolayı öfkeleniyorsun ya!