Üç liste yarıştı. Bunlardan biri, 3 Adalet Bakanlığı bürokratının ve Adalet Akademisi'nden bir kişinin yer aldığı listeydi. Ona "Bakanlık listesi" dediler. YARSAV listesinde de, Adalet Bakanlığı'ndan iki bürokrat (Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdür Yardımcısı Orhan Sungur ile Adalet Başmüfettişi Abidin Çelik) bulunuyordu.
Anayasa Mahkemesi, her hâkim ve savcının tek bir oy kullanmasını iptal ettiği için liste çıkması zorunlu bir durumdu. Şahsen ben, daha demokratik olacağı gerekçesiyle "tek oyu" savunmuştum. Tek oy, cumhurbaşkanının tercihi devreye girdiğinde sakınca yaratabiliyor. Meselâ, YÖK'e üye seçiminde. Çünkü cumhurbaşkanı, az oy almış bir adayı, YÖK'e gönderebiliyor.
Ama burada doğrudan bir seçim söz konusuydu. Her seçmen, bir aday için oy kullandığında, listelere bağımlı kalınmadan, en fazla oy alandan, daha az oy alana kadar, bir sıralama ortaya çıkacaktı. Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı, YARSAV'ın ya da Demokrat Yargı Derneği'nin desteklemediği adayların, aralarında "güç birliği" yapmasına yol açtı. Ferdi hareket etseler, seçilmelerine imkân yoktu. İşte "Bakanlık listesi" denilen olay, dernekler dışında, adayların güç birliği yaptığı listedir.