Balyoz sanıkları tahliye oldu ama yargılama sürüyor. Çetin Doğan'ın bir nolu sanık olduğu davada, muvazzaf ve emekli askerler, darbe teşebbüsü iddiasıyla 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanacak. Önce mahkemenin iddianameyi kabul etmesi gerekiyor. Şüpheliler, "Hükûmeti silâh zoruyla ortadan kaldırmaya teşebbüs" etmekle suçlanıyor (TCK, 312).
Yargılama safhasına geçilmeden, sanıklar geçtiğimiz haftalarda nöbetçi hâkimler Oktay Kuban ve Yılmaz Alp kanalıyla peyderpey tahliye edilmişti.
Burada ince bir nokta mevcut: Hem Kuban, hem Alp, tutuksuz yargılanma kararı verirken, "Şüphelilere yüklenen eylemin hukuki vasfının değişmesi" ihtimali üzerinde durmuştu.
Bu şu demek: Sanıklar, darbe hazırlığı yapmakla birlikte, bu teşebbüsten kendileri vazgeçtiyse, "faal nedamet" kapsamına girebiliyor. Ayrıca, TCK'da (316. madde) "suç işlemek üzere gizli ittifak kurmak", sonradan vazgeçilse dahi suç sayılıyor. Ama bu suçun cezası darbeye teşebbüsten daha hafif.
10. Ağır Ceza Mahkemesi, iddianameyi kabul ettiği takdirde, darbeye mi teşebbüs edildi, bu hazırlıkları yapanlar kendiliklerinden mi vazgeçti... Bunu inceleyip karara bağlayacak. Darbeye teşebbüs, müebbet hapsi beraberinde getiriyor. Suç işlemek üzere anlaşmak fiilinde ise, azami ceza 12 yıl.
Keşke komutanlar daha hafif bir ceza ile kurtulsa. Mühim olan yapanın yanında kâr kalmayacağının anlaşılması. Artık, ordu mensuplarımız beğenmedikleri bir siyasi gelişmeye kolay kolay müdahale edemeyeceklerdir.
"Hiç ibret alınsa, tarih tekerrür eder miydi?"
Ama Türkiye'de bugüne kadar kimseye (Talat Aydemir hariç) ibret alınacak bir ceza kesilmedi. Aksine darbe yapanlar yüksek makamlara geldi. Tarih, bu yüzden tekerrür etti; darbeler, müdahaleler, muhtıralar birbirini izledi.