Geçtiğimiz hafta, en çok tartışılan konulardan biri "büyüme" rakamlarıydı. 2010'un ilk çeyreğindeki % 11.7'lik büyüme, kimine göre aldatıcıydı. Çünkü 2009'un aynı çeyreğinde, ekonomi, % 14.5 oranında daralmıştı.
Bardağın illâ ki boş tarafını görmek isteyenlere birkaç hatırlatma yapmak isterim: AK Parti iktidara geldiğinde (2002), fert başına düşen milli gelir 3 bin 492 dolardı. Bugün, nüfustaki artışa rağmen, 9 bin doları aştı. Kriz öncesi seviyeyi (2008'de 10 bin 440 dolar) yakalayamadı. Fakat, ilk çeyrek sonuçları, toparlanmanın başladığının işareti. Uzmanlar, bu yıl ekonominin yeniden % 6 büyümesi ihtimali üzerinde duruyor.
Öyleyse, "% 11.7'lik büyüme sadece bir aldatmacadır" demenin ne âlemi var?
2009 sonunda, fert başına düşen Gayri Safi Milli Hasıla 8 bin 500 dolara kadar gerilemişti; 2010'un ilk çeyreğinde 9 bin doları aştı.
Yoksa, 9 bin, 8 bin 500'den küçük mü?
Ezel dizisindeki Ramiz Dayı gibi konuşursam derim ki: "Tayyip'in hakkını Tayyip'e teslim etmelisin kardeş. Çünkü hak yiyenler, bir gün kendi haklarının da yendiğini görüp yıkılırlar. Diğergamlık, insanı insan eden özelliklerden biridir. Sana yapılmasını istemediğini başkalarına da uygulama. Büyük balık, hakikattir; hakikatin peşine düş. Küçük balıklara takılırsan, uçsuz bucaksız bir yoklukta boğulursun kardeş..."
***
2009 kriz yılıydı. İlk çeyrekte ekonomi % 14.5 küçüldü. İkinci ve üçüncü çeyrekte küçülme % 7.7 ve 2.9 olarak sürdü. Dördüncü çeyrekte ise, % 6'lık bir büyüme gerçekleşti. 2010'un ilk çeyreğinde büyüme % 11.7 oldu. Bu rakamlar, Türkiye'nin krizden çıktığının işareti sayılmaz mı?