Kurultay'da, Kemal Kılıçdaroğlu müjde vermişti: "Barajı indireceğim."
Alkışlamaya hazır kişiler, "Bravo adama" dediler. "Ne demokratik bir mesaj!"
Hayali bir vaad yerine, İstanbul örgütüne, İl Başkanı'nı seçme yetkisinin bırakılması, demokratik duruşun ilk işareti olmaz mıydı?
Önder Sav bastırdı; Kılıçdaroğlu arkadaşını harcadı. Şimdi onu, CHP Merkez Yönetim Kurulu'na (MYK) seçtireceği söyleniyor. Herhalde, Tekin'den iyice vazgeçerse, kendisi için "Bu ne vefasız adam" denileceğinden çekinmiştir. Siyaset öyle bir iş ki, bu güvensizlik, partiye beslenen umutları da bir anda silip götürürdü. Neden Gürsel Tekin, yeniden il başkanlığına dönmedi; bunu anlamış değilim. Bir zamanlar, "İstanbul modelini Türkiye'ye uygulayalım"demiyorlar mıydı?
Yalnız, Gürsel Tekin'in şu sözleri kulağımıza kar suyu kaçırdı: "İstifa eden İstanbul ilinin 8 yöneticisinin, bazı milletvekilleri ve belediye başkanlarıyla ilişkisi var." Önce Ankara'ya gidip, "Gürsel Tekin il başkanı olsun" diyen 8 kişinin fikir değiştirmesini şu cümleyle açıklıyor Tekin: "Bütün ortaklıklar bozulur ama, suç ortaklığı bozulmaz." Kılıçdaroğlu'na soralım: Acaba, eski dost Tekin ne demek istedi? Hangi suç ortaklığı söz konusu? Yoksa, bu sözleri sarf ettiği için mi MYK üyeliğine getirilecek?
Kılıçdaroğlu'na soruyoruz, çünkü, mesele, CHP Genel Başkanı'nın ilgi alanına giriyor.