Peki neden kıyamet kopuyor ve Genelkurmay neye itiraz ediyor? Asker, bugüne kadar MİT'in ya da polisin zaten sahip oldukları silâh ithal yetkisinin kendi denetimleri altına girmesini istiyor; "İthalat tek elden yapılsın" diyorlar. Mesele bu kadar basit.
AB'de uygulama, Türkiye'deki gibi. MİT de, İçişleri Bakanlığı da, kendi silâhını satın alıyor; askerin denetimi altında değiller. (Polisteki ihtiyaç fazlası silâhların, 28 Şubat sürecinde askere devredildiğini biliyoruz. Ama ithal yetkisi o zaman bile, İçişleri'nden alınıp Genelkurmay'a verilmedi. 1990'ların başında, Özel Harekât, kırsal alanda PKK'ya karşı kullanılırken, bu mücadelede yararlanacağı silâhlara sahipti. Kırsaldan geri çekilince, ihtiyaç fazlası silâh ortaya çıktı; işte devredilen bu silâhlardı.)
"Bütün silâhların ithalatı Milli Savunma Bakanlığı'nın ve dolayısıyla askerin denetimi altında gerçekleşsin" düşüncesi, belki ülkemizin menfaatine daha uygundur. Uzlaşma sağlandığı takdirde bu mümkün olabilir. Ama Türkiye'de tartışma bu minval üzerinde cereyan etmiyor. "Polis devleti kuruluyor" iddialarına, maalesef bir yalandan yola çıkarak mesnet arıyorlar. Ya da psikolojik harekâtın, gene "gönüllü kurbanları" oluyorlar. Mevcut olan bir yetki, yeni bir yetki gibi takdim ediliyor; 300 bin polisin ağır silâhlarla donatılıp, askere karşı örgütlendiği ileri sürülüyor.
Artık, "Ilımlı İslâm" sözleri rafa kaldırıldı, şimdi, "sivil dikta"dan söz ediliyor. Ve polisin ağır silâhlarla donatılması iddiası da, doğrusu bu propagandaya cuk oturuyor.