Fatih Hoca göreve geldiğinden beri çıkan haberlerin belki de yüzde 80'i "Fatih Hoca Florya'yı adam edecek", "Florya'ya neşter vuruyor" başlıklı.
Ne Florya'ymış bu arkadaş! Gören de Las Vegas sanacak. Sanki Fatih Hoca gelmeden önce Florya'da her antrenman öncesi çılgın partiler veriliyordu.

TİTREYEN MUHABİR
Bir de bu 'tek adam edebiyatı' kabak tadı vermeye başladı. Her gün "Futbolun ve Florya'nın tek sorumlusu Terim olacak" başlıkları atılmasının anlamı nedir? Alt tarafı eskiden olduğu gibi futboldan sorumlu insan olacak işte.
Evet, Fatih Hoca da seviyor bu 'tek adam edebiyatı'nı.
Peki, Vatan gazetesinin spor müdürü İbrahim Seten'in, muhabiri Yalımcan'ın Fatih Terim ile yaşadığı diyaloğa yazısında yer verirken kullandığı şu ifadeye ne demeli: "Yalımcan bana bunları anlatırken yaprak gibi titriyordu.
Muhtemelen siz bu yazıyı okurken de titremesi devam ediyor olacak. Çekiniyor Fatih Hoca'dan çünkü." Şimdi bir muhabirin bir teknik direktörden bahsederken titremesi normal şartlarda absürd bir durum ama bir spor müdürünün bu durumu özetlerken Fatih Hoca'yı Korkunç İvan pozisyonuna sokmasının mantığı nedir? "Siz bu yazıyı okurken de titremesi devam ediyor olacak" tarzı abartılı benzetmelerinin altında ne yatıyor acaba?

TEK ADAMLARI SEVİYORUZ
Seten, bu yazı için sadece bir örnek.
Seten gibi başarılı, cesur bir spor müdürünün bile Fatih Hoca'dan bahsederken 'tek adam edebiyatı'ndan beslenmesi asıl trajik olan.
Bu öyle bir trajedi ki, spor basının çoğunluğu Fatih Hoca'dan bahsederken kralcılığa övgüler yağdırıyoruz.
Haklısınız seviyoruz liderleri, tek adamları. Futbol gibi ekip ruhunun başrolünü oynadığı bir spor dalında bile 'tek adam' arıyoruz.