Bu da bir hizmet yazısı; sonra Ayşe bizi uyarmadı demeyin. Geçen gün sohbet etme fırsatı yakaladığım ünlü şef Murat Bozok'a sordum: "Aşçı olmak isteyen, aşçılık kurslarına katılan, işi gücü bırakıp pizzacı, pastane, restoran açan/açmak isteyen/açma hayalini kuran yüzlerce insan görüyorum. Peki sonuçları ne oluyor? Aşçılık neden yükselen iş trendi oldu?"
Bozok da aşçılığın ve restoran açmanın kişilere ilk bakışta cazip geldiğini çünkü işin zorluklarının ve ne kadar mücadele gerektirdiğinin bilinmediğini söyleyip ekledi: "Açılan 10 restorandan dokuzunun bir yıl içinde kapandığını biliyor musun?"
Yani restorancılık, öyle soğanı kavurup üzerine domates rendelemekle olmuyor. Arkadaşlarınızın 'Kızım şahane yemek yapıyorsun, bir yer açsana' gazına gelmeden önce; işin aslını öğrenmek, azmetmek, çok çalışmak, doğru konumda doğru mutfak ve mönüyle doğru restoranı açmak gerekiyormuş.
Aynı modellik, şarkıcılık, yazarlık, çiçekçilik, pastacılık gibi, aşçılık ve restoran işletmeciliği de dışarıdan eğlenceli, az zahmetli, kolay görünse de işin gerçeği öyle değil.
Ben uyarayım da siz yine domatesinizi, biberinizi ekip pancarlı soslarınızı, organik bulgurunuzu, kinoanızı falan eksik tutmayın.