An itibariyle Çeşme'deyim. Bu sabah Bodrum'dan arabaya atlayıp soluğu burada aldım. Çeşme-Alaçatı izlenimlerimi yakında yazacağım. Plaja yeni geldim ki, gündem yine Adriana-Metin Hara aşkı. Nasıl olur da, nasıl olur! Bir arkadaşım havaalanında arkalarında oturuyormuş, diyor ki: "Adriana çok aşık, ben bir adama böyle bakan bir kadın görmedim. Büyülenmiş deseler inanırım. Bir an gözünü ayırmadı Metin Hara'dan." Dedim ki; "Ben de inanırım, aşk büyüsüdür bu."
Adriana Lima, dünyanın en güzel kadınlarından biri olabilir. Dünyanın en ünlü, en zengin erkekleri peşinden koşuyor olabilir ama günün sonunda o da bir kadın.
Belli ki sevgiye, ilgiye, derin konuşmalara aç bir kadın. Ruhunu geliştirmek isteyen, güzel sözlerle büyülenen, kırılmış; yaşadığı 'şöhret' aleminden bunalmış, daralmış, bir kitap okuyup etkilenmiş, ilacını, kahramanını, limanını bulduğuna inanmış bir kadın.
Adriana da olsan, Ayşe, Fatma da olsan; işte dönüp dolaşıp ihtiyaç duyduğun şey bu. Ki Adriana Lima'nın yakın zamanda aldatıldığını biliyoruz. Kim bilir neler yaşadı, nelerden geçti. En ihtiyaç duyduğunu da Metin Hara'da buldu herhalde. Olamaz mı? Olabilir.
Ayrıca Adriana'nın çok gerçek bir kadın olduğunu da düşünüyorum. Hesapsız, kitapsız, ajandasız, başkalarına göre değil, kalbine göre yaşayan bir kadın.
Kalbinin sesini dinlediğinde her zaman doğruya yönelemeyebilirsin, acı da çekebilirsin ama finalde kendi doğrunu bulursun. Bu da onun yolu.