Tuğba Özay olayı bize şu gerçeği gösterdi: Başkasının gücü, bir süre sonra senin güçsüzlüğün olur! Tuğba gücü sevmiş; paranın gücünü tabii ki. Parasız güç olur mu? Bir gün 'Godfather' (Baba) filmini izlerken, karizmatik Michael Corleone'den (Al Pacino) etkilenip, "Allah'ım bana böyle bir sevgili ver" demiş. Birkaç gün sonra da Kürşat Yılmaz ile tanışmış. Sonrasını zaten biliyorsunuz. Tutkulu ama kaçak bir aşk. Ve de içinde şiddeti barındıran bir aşk. Bir insanın ceza olsun diye gece havuza sokulup, saatlerce buz gibi suda tutulmasının aşkla nasıl bir bağlantısı var, ona siz karar verin. Bir de dört saat suda kalan bir insanın havuzdan çıktıktan sonra ne gibi rahatsızlıklar yaşayabileceğini bir düşünün. Ama isteği buydu belki de Tuğba'nın. Şiddeti, aşkın ölçüsü olarak görüyordu belki de. Neyse... Benim asıl anlatmak istediğim konu Tuğba'dan çok; gücü seven kadınların bu tercihleri sonucunda önlerine çıkan, yani asla kurtulamadıkları kaderleri. O da şu: Eğer güçlü bir adamdan ayrılırsan; yeniden bir birliktelik yaşamak için daha güçlüsünü ya da en azından eskisi ile başedebilecek birini bulmak zorundasın. Çünkü o dünyada racon böyledir. Kimse kimseyi rahat bırakmaz, kimse kimsenin yolundan öyle kolay kolay çekilmez. Ama piyasanın güzel ve alımlı kızları başlangıçta bu raconu bilmez. İlk 'güçlü' ilişkilerinde o gücün kendilerinin olduğunu zannederler. Para onların, güç onların gibi yaşarlar. Çünkü iktidar güzeldir ve baş döndürücüdür. Limitsiz kredi kartları, dünyanın dört bir yanına seyahatler, korumalar, lüks evler, arabalar, pırlanta yüzükler öylesine baş döndürür ki; bir süre sonra insan her şeyi kendisinin sanmaya başlar. Ama böyle bir ilişkiyi sonsuza kadar devam ettiren görülmemiştir! İlişki bittiğinde, sudan çıkmış balığa döner kadın. Aslında o güce tapınırken, kendi özgürlüğünü satmıştır. Çünkü bir daha asla eskisi gibi özgür olamayacaktır. Eskinin izleri, eskinin gölgesi hep üzerinde olacaktır. İşte o zaman daha güçlüsünü bulmak zorundadır. Kısa bir süre önce bir manken, yeni bir aşk yaşadığını müjdelemişti bir arkadaşımıza. Bir haftalık ilişkide, parmağında tek taş bir yüzük, altında da bir BMW X5 vardı. Ayakları yerden kesilmişti. "Bir adam bir hafta içinde sana bütün bunları niye versin ki? Dikkat et" dedik, umursamadı. Şimdi yerlerde sürünüyor. Bu tarz olayların özeti budur işte; her şey geçicidir. Ve başta da belirttiğim gibi, başkalarının gücü bir süre sonra sizin güçsüzlüğünüz olur. Tıpkı Tuğba Özay'da olduğu gibi. Serbest bırakılsa bile özgür olacağını mı zannediyorsunuz? Korkuların gölgesinde nasıl özgür yaşanır ki?