Eşkıya'yı 'efsane' kılan özelliklerden biri de 'mafyatik erkek dizisi' gibi görünmesine rağmen kadınların erkekler, erkeklerin de kadınlar hakkında bilmek istediklerini deşifre eden diyaloglara yer vermesi. Bunlardan biri de geçen hafta 'Hızır Reis' ile kardeşi 'İlyas' arasında yaşandı.
İLYAS: Bu kadınları anlamıyorum.
HIZIR: Bu kadınların neyini anlamıyorsun tam olarak İlyas?
İLYAS: Abi düşmanlarımızı yıkmışız, gırgır şamata yapmışız. Sonra ben o keyifle dönmüşüm eve. Yolda gelirken bir tane de çiçek almışım. Hoşgeldin diyen yok, neredesin diye soran yok, aç mısın diye soran yok. Surat desen beş karış. Bu mu abi, bu mu evlilik?
HIZIR: Peki... O zaman sana şöyle anlatayım: Şimdi, hoşuna giden her şeyi başka biriyle yapmışsın, gırgır şamata vesaire.. Sonra eve gelirken gecenin bir vakti çiçek almışsın. Tamam, eh, olur. Belli ki kız yorgun argın seni beklemiş işte. 'Neredesin İlyas?' dediğinde 'Ya adam vurmaktan geliyorum' diyecek bir İlyas da yok. Şimdi çiçek almaya vaktin olduğuna göre belli ki karnını da doyurmuşsun. Sonra da güler yüz bekliyorsun. Eee evlilik bu oğlum, böyle davranırsan evlilik de bu...
İLYAS: O zaman sormayacaksın abi suratın niye böyle diye. Bileceksin, senin kardeşin mutsuz.
HIZIR: Çünkü kardeşim kafaya bir şey takıyor, Ondan sonra hiçbir şey düşünemiyor. Hiçbir şeyden haberi olmuyor.
İLYAS: Neden haberim olmuyormuş abi?
HIZIR: Hiçbir şeyden...
İLYAS;: Ya bırak ya... Sor evdeki buzdolabında ne var diye söyleyeyim.
HIZIR: Hıh, buzdolabıymış... Karın hamile oğlum, karın hamile...
İLYAS: Ben niye bilmiyorum bunu? Bana niye kimse söylemiyor?
HIZIR: Çünkü sen buzdolabındakileri merak ediyorsun, ben seninle ilgili her şeyi...