Ünlü dizi oyuncuları, reklamcıların gözdesi. Çünkü onların popülerliğini ve reyting potansiyelini kullanarak ürün ve hizmet tanıtmak hem kolay hem de çok kârlı. Ancak işin bir de yapımcı ve seyirci tarafı var ki, zurnanın zırt dediği yer de işte orası.
Geçenlerde Cesur ve Güzel'i seyrediyorum. Başrol oyuncuları Kıvanç Tatlıtuğ ile Tuba Büyüküstün son derece romantik bir ortamda tam sarılıp öpüşecekken araya reklam giriyor. Hangi reklam? Kıvanç'ın Seda Bakan'a bankanın ortasında evlilik teklif edip sarılarak vuslata erdiği reklam... Ee ne oldu şimdi? Seyirci diziden koptu, içine daldığı hikayeden uzağa savruldu...
Benzer bir yazıyı yıllar önce Ezel dizisi sırasında da yazmıştım. Başroldeki Kenan İmirzalıoğlu, en karizmatik sahnenin orta yerindeyken, araya giren reklam kuşağında bir kola şişesinin ardından suya atlıyordu.
Acaba diyorum; yapımcılar, dizilerinde rol verecekleri oyuncularla yaptıkları sözleşmeye 'Dizi süresince hiçbir reklam filminde oynayamazsın' maddesini de mi eklese?