Gün geçmiyor ki, 'telif hakları' konusunda bir polemik yaşanmasın, bir sanatçı, diğerini 'fikir ve emek hırsızlığıyla' suçlamasın. Son olarak Erdal Özyağcılar, 2003 yılında yazdığı 'Yaşar' isimli senaryosunun, Birol Güven'in Show TV'ye yaptığı 'Mayıs Çiçeği' dizisiyle büyük benzerlikler taşıdığını iddia etti. Gazetelerin magazin ekleri de yangına benzin dökünce, iki ünlü birbirlerine sitem dolu sözler sarf etti.
Meselenin aslını kısaca özetleyeyim: İki dizi arasındaki tek benzerlik, başroldeki kızın kaynak makinesi kullanması... 'Yaşar'da kızın babası müzisyen, kendisi de sanayi sitesindeki bir oto kaportacısında kaynakçı olarak çalışıyor. 'Mayıs Çiçeği'nde ise kızın babası bilim adamı ve ilk bölümde ölüyor. Kız ise tersanede kaynak operatörü olarak çalışıyor.
Magazin ekleri, Birol Güven'in dizisindeki kızı 'tamirhanede kaynak yapıyor' diye verince, Erdal Özyağcılar paniğe kapılıp veryansın ediyor. Oysa Birol Güven, 'Mayıs Çiçeği' adlı dizinin telif hakkını Kore'den almış. Senarist Koreli ve bu dizi 2010 yılından bu yana Kore'de yayınlanıyor.
Hem Erdal Özyağcılar, hem de Birol Güven ile konuştum. Özyağcılar, şöyle dedi: "Birol Güven de senaryo yazıyor. Çok iyi bilir ki senaryolar evlat gibidir.
Ben de gazetede o haberi görünce evladımı koruma refleksiyle tepki gösterdim.
Keşke Birol bana bir telefon açsaydı. Ben, dizinin çalışmaları başladığı gün pastamı alıp Birol Güven ve ekibine 'Hayırlı olsun' demeye de giderim.
Ayrıca ben kimse için hırsız demedim."
Birol Güven ise şunları söyledi: "Erdal Özyağcılar'ın böyle bir senaryosu olduğunu ben nereden bilebilirim ki? Dizi yapmadan önce noter noter gezecek halimiz yok ya! Üstelik biz, dizinin telif hakkını Kore'den aldık. Yine de eğer bu polemik Erdal Özyağcılar'ın projesini tanıtmak adına yapılıyorsa, kullanılmaktan şikayet etmeyiz. Allah herkese hayırlı işler nasip etsin."
Gördüğünüz gibi olan biten, bir bardak suda koparılan fırtınadan başka bir şey değil.
Yani iki ünlü ve yetenekli insanımızın basit bir telefon konuşmasıyla çözeceği olay, medyanın dürtmesiyle 'meseleye' dönüşmüş.
AYSEL'İN HAKLARI
Bir başka telif sorunu da Rising Star konusunda yaşanıyor.
Önceki gün Mehtap Ar telefonla aradı. Müjde Ar ile birlikte çok üzgün olduklarını, isyan ettiklerini söyledi.
Anneleri Aysel Gürel'in eserleri, yarışmada sürekli kullanılmasına rağmen kendilerine haber verilmemiş, izin istenmemiş, telif ödenmemiş.
Bunun üzerine tam üç kez noterden ihtarname çekmişler, aldıran olmamış. Aysel Gürel'in eserlerinin bir yarışmada seslendirilmesi için ödenmesi gereken tutar 1-2 bin lira arası...
Yani toplam 10 şarkı seslendirilecekse, tutarı 20 bin lirayı geçmez.
Jüri üyelerinin gecede 50-60 bin lira aldığı bir yarışma için bu meblağ devede kulak.
Acun Ilıcalı'yı tanırım. 'Emekçilikten' geldiği için emeğe nasıl saygı duyduğunu da bilirim.
Tıpkı yukarıdaki diğer olayda yaşandığı gibi, ortada bir yanlış anlama ya da iletişimsizlik olduğunu düşünüyordum.
Nitekim yanılmadım. Acun'un kendisinden ve kanal yönetiminden edindiğim bilgi şöyle:
Kanal zaten meslek birliklerine telif için yıllık 1 milyon liranın üzerinde bir ödeme yapmış. Ancak bu konudaki mevzuat karışıklığı son zamanda öyle bir hal almış ki, kimse işin içinden çıkamıyor. Hak sahipleri hem kanaldan, hem de program yapımcılarından ayrı ayrı ücret talep edebiliyor.
Bu belirsizlik de zaman zaman 'gönül kırgınlıklarına' yol açıyor.
Bu vesileyle buradan çağrıda bulunmak istiyorum. Konunun ilgilileri; bu telif sorununu hukuki esaslara bağlayacak ve kaosu giderecek düzenlemeleri bir an önce hayata geçirmek zorundalar. Yoksa şov dünyasındaki davaların, sitemlerin, kırgınlıkların sonu gelmeyecek.