Haber(!) tüm gazete ve internet sitelerinde hemen hemen aynı başlıkla yayınlandı: 'Halit Ergenç, devlet hastanesinde görüntülendi...'
Sanırsınız bizim Kanuni, -haşa- genelevde basılmış! Haberin içinde baştan sona 'Koca aktörün devlet hastanesinde ne işi var?' alt mesajı okunuyor.
Tamam, bazı devlet hastaneleri bakımsızlıktan başımıza çökecek gibi. Yoğunluktan doktorlar, hastalarına 30 saniye bile ayıramıyor.
Ama içlerinde tedavi olanakları ve uzmanlıklarıyla özel hastanelere taş çıkartan, yabancı ülkelerden umut arayan hastaların akın ettiği devlet hastaneleri de var. Yine de bizim medyamıza göre; bir ünlü oyuncunun devlet hastanesine gitmesi, uzaya gitmesi kadar enteresan! Aynı Halit Ergenç, eşi ve çocuğuyla Bebek Parkı'nda piknik yaptığı gün de benzer bir muameleye tabi tutulmamış mıydı?
Bazı ünlüler, yaşadıkları lüks ve steril hayatı, medya vasıtası ile insanların gözüne gözüne soktuğu için halk onları Olimpos Dağı'nın Tanrıları gibi görüyor. Bu çok doğal. Ama halkın içinde, halk gibi yaşamayı seçenleri de artık yadırgamamak, hatta görmezden gelip bu sadelik, doğallık ve tevazuyu teşvik etmek gerekiyor. Artık bir ünlünün metroda seyahat etmesine alışmalıyız. Çünkü bu bir alçakgönüllülük gösterisi değil, medeniyetin işareti sayılmalı. Aynı olay, çoğu kez benim de başıma geliyor. Metroda seyahat ederken, halk plajında serinlerken ya da bankada kuyruk beklerken 'Aaa, bu Yüksel Aytuğ değil mi yoksa?' bakışlarına maruz kalıyorum. Hatta geçen ay Altınoluk Yağcılar Plajı'nda şemsiyemi dikip altına şezlongumu yerleştirdiğim anda tanımadığım bir adam yanıma gelip "Ooo Yüksel Bey, sizi buralarda görebilecek miydik?" demesin mi? Sanırsınız ben hiçbir zaman Cote de'Azur plajlarından çıkmazmışım, adam da yıllardır yanımda bana havlu tutarmış gibi...