Polisiye hikaye yazmak zordur. Film ve dizi çekmek de... Bu nedenle edebiyat dünyasında sıkı polisiye yazanlar ayrı bir saygı görür, farklı bir yere oturtulur.
FOX'un yeni dizisi 'Şehrin Melekleri'ni izlerken, polisiye roman ya da senaryo yazan gerçek dehalara bir kez daha saygı duydum. Çünkü dizi, adeta bu işin nasıl yapılmaması gerektiğini anlatıyor.
Katil, öldüreceği kızı neredeyse bütün mahalle boyunca elinde silahla kovalıyor.
Tam cinayet mahalline çıkan köşeyi dönünce, aklına kar maskesini takmak geliyor.
Polis, günlerce kar maskeli adamın kimliğini araştırıyor.
Yahu maskesiz koştuğu onca yol boyunca bir tek MOBESE ya da özel güvenlik kamerası görüntüsü bulunmaz mı?
Bir kadın polis var ki, 'Kalemiti Ceyn' ile 'Tomb Rider' kırması... Ayağında tayt, üzerinde atlet, belindeki kemerde rozet, kılıfında tabanca, kalçasından sarkan kelepçe ile şehrin içinde John Wayne gibi dolaşıyor. Ekipte bir de çakma 'MacGyver' var ki sormayın gitsin... Bu arada ekipteki komiserlerden biri de ünlü sihirbaz Hudini'den el almış gibi. Bilek ve parmak eklemlerini çıkartıp kelepçelerden kurtulabiliyor. Ama bunu yapmak için nedense saatlerce bekliyor. Kadın polislerimizden biri de Uzakdoğu dövüş sporları uzmanı olarak geçiyor ama o döner tekme atana kadar iki mevsim geçiyor.
Bizim çocukken oynadığımız dekmancılık oyunu ise dizinin sözde çatışma sahnelerinden daha özenliydi.
Başkomiserin ailesinin içinde bulunduğu otomobil, teröristler tarafından çapraz ateşe tutuluyor. Komiser, suikastın ardından hemen olay yerine yetişiyor. Ama otomobile koşup kim ölmüş, kim kalmış, yaralı olup da yardıma ihtiyacı olan var mı diye bakmadan diz çöküp kahrından havaya ateş etmeye başlıyor.
Tutsak kıza yüksek dozda eroin enjekte edip ölsün diye göle atıyorlar. Kahraman komiser suya atlayıp kızı kurtarıyor.
Komada olması gereken kız, kahramanına uzun uzun sarılıp öpüyor. Sonra da ambulansla acil hastaneye götürüleceği yerde, aracın içinde üzerine battaniye atılıp öylece bekletiliyor.
Cenk Ertan'a polis amiri 'Fırtına Cemal' rolü pek oturmamış gibi. Özellikle konuşma biçimi ve tavırları bu kadar köşeli bir karakter için fazla salon beyefendisi kalıyor.
Aslında senaristler, eleştirmenlere fazla iş bırakmayıp dizinin içinde özeleştiri yapmaktan da geri durmamışlar.
Mesela kadın polisler, yakaladıkları suçluya kelepçe vurup hukuki haklarını söylerken, genç komiser "Yahu bu haklarını okuma filan fazla Hollywood prodüksiyonu olmadı mı?" diyor. Mafya babası ise ekipteki hanım memurları görünce "Emniyetteki kızlar maşallah manken ajanslarında bile yok. Emniyet resmen imaj değiştirmiş valla" demek zorunda kalıyor. 'Arka Sokaklar' dizisinde de bazen mantık sınırlarını zorlayan sahnelere rastlıyorduk.
Ama onlar bu eksikliklerini samimiyet ve sıcaklık ile perdelemeyi biliyorlar. 'Şehrin Melekleri' isimli dizide o da yok!
Dedim ya, polisiye zor zanaat...