Büyük(!) takımlar, Ziraat Türkiye Kupası'ndan sapır sapır döküldü. Sebebini bulmak zor değil. Öncelikle, bu kupa büyük takımlar için giderek 'angaryaya' dönüştü.
Kupanın özellikle teknik direktörler için anlamı, yedek futbolcuların hazır olup olmadıklarını anlamaya yarayan bir laboratuvar çalışması olması... İkincisi, futbolda artık 'formaların' oynadığı günler geride kaldı. Çünkü futbolda 'ekol' diye bir şey kalmadı. Her takım aynı futbolu oynuyor; amatör kümedeki de, Şampiyonlar Ligi'ndeki de... Farkı, birkaç yıldız futbolcu yaratıyor.
CİDDİYETSİZLİK
Bunu test etmenize yardımcı olayım... Televizyonda bir maç bulun. Top, oyuncunun ayağına geldiğinde pası nereye atacağını tahmin etmeye çalışın. Göreceksiniz ki en az yüzde 98 tutturacaksınız. Yani futbol giderek klişe haline geldi. Ana kuralları uyguladınız mı, Fenerbahçe ile Fethiye, Beşiktaş ile Buca arasında fark kalmıyor.
Eskiden İngilizler uzun toplarla oynardı, Almanlar robot gibiydi, Brezilyalılar kişisel yeteneklerini öne çıkarırdı. Şimdi Yunanistan gibi sıradan bir takım sadece iyi defans yaparak Avrupa Şampiyonu olabiliyor.
Bu 'sıradanlığın' ve 'özensizliğin' bu yılki mağduru ise Turkuvaz Medya Grubu oldu.
ATV ve A Haber'in Ziraat Türkiye Kupası için beslediği umutlar; Trabzonspor, Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın elenmesiyle sarardı.
Peki bu mağduriyeti kim tazmin edecek?
Millete futbol izletmek ve karşılığında reklam geliri elde etmek için milyonlarca liralık yatırım yapıyor, maçların yayın hakkını alıyorsunuz ama 'ciddiyetsizlik' yüzünden paranız buhar oluyor.
HAK ETMİYORLAR
Bence Futbol Federasyonu bu mağduriyetin daha sonraki yıllarda yaşanmaması ve kupanın gazının iyiden iyiye kaçmaması için cezai yaptırımlar içeren maddi önlemler almalı. Dört büyükler arasında ilk turda elenenlere ceza uygulanmalı. Büyük takımların çeyrek finale yükselene kadar alacakları para, 'tazminat' olarak yayın grubuna geçmeli.
Bir de... Sadece 'adı büyük' bu takımları dördüncü turdan başlatmak niye?
Bu ayrıcalığı hak ediyorlar mı sanki?