80'li yılların ortalarıydı. Türk Haberler Ajansı'nda Fenerbahçe muhabirliği yapıyordum. Erol Togay da Fenerbahçe'de menajerlik olarak nitelenebilecek bir görev üstlenmişti. Tıfıl bir muhabirim ya, bu yeni yöneticinin gözüne girmek için deplasman öncesi Togay'ın yanına yaklaşıp kadroyu kastederek "Herhangi bir eksiğimiz var mı?" diye sordum. Amacım, cezalı ya da sakat futbolcu bulunup bulunmadığın teyit etmekti. Bunu sorarken de "Biz" diyerek, kendimin de bu takımın bir üyesi olduğu hissini uyandırmaya çalışmıştım.
Togay, cevap verdi: "Sorma ya, büyük bir eksiğimiz var. Dün malzeme odasına hırsız girmiş, iki takım eşofmanımız eksik..."
Nasıl utandığımı anlatamam... Ama Erol Togay aslında bana çaktırmadan harika bir gazetecilik dersi vermişti. Kulağımda yıllarca küpe olarak asılı durdu.
Geçen hafta Erol Togay'ın vefat haberini aldığımda o anlar bir kez daha gözümün önünde canlandı. Allah gani gani rahmet eylesin. Şimdi gerçekten de büyük bir 'eksiğimiz' var...