Sokaklarda yaşanan toplumsal olaylarda polisin en büyük zorluğu, suç işleyen eylemcilerle, masum vatandaşları birbirinden ayırmak. Zira kimin eylemci, kimin işine gücüne giden sade vatandaş olduğunu bilmek pek kolay değil. Bunu ayırt edebilmek, tecrübe ve zeka gerektiriyor.
Bunun için polislerimiz türlü taktikler deniyor.
Örneğin 'boyalı su' püskürtmek gibi....
Panzerden saçılan kırmızı renkli su üzerinize değdi mi yandınız!
Geçenlerde de bir kafeteryaya sığınan genç göstericileri, ordada vakit geçiren müşterilerden ayırmak için polis son derece ilginç bir yönteme başvurmuş, 'ter kontrolü' yapmıştı. Görevli memurlar, ellerini gençlerin sırtına daldırıp terli olanları tutuklamışlardı.
Son yöntemi ise haber bültenlerinde gördüm ve doğrusu çok güldüm.
Diyarbakır'daki olaylarda göstericilerin bazıları polisten kaçmak için camiye sığınmıştı. Komiser, şüpheli gördüğü birine sordu: "Öğle namazı kaç rekat?" Delikanlı kekeleyerek yanıt verdi: "Dö.. Dört rekat..."
Komiser bıyık altından güldü: "Dört rekat mı?
Allah kabul etsin..."
Sonra ekip arkadaşlarına talimat verdi: "Gözaltına alın bu arkadaşı..."
Camiye sığınacak göstericilere naçizane tavsiyem, yanlarında Namaz Hocası kitabını bulundurmaları!