National Geographic'de ilgiyle izlediğim bir program var. Adı, Köpek Kasabası... Bir grup gönüllü veteriner, sokağa terkedilen, dövüş kulüplerinden kurtarılan ya da kazaya uğramış köpekleri toplayıp, burada rehabilite ediyorlar. Son bölümde sahibi tarafından yıllarca bahis için dövüştürülen, defalarca zorla çiftleştirilen sabıkalı bir pitbull'un hikayesi vardı. Uzman veteriner ve eğitmenler yok etmek için programlanan köpeğin ruhunun derinliklerindeki fino'yu açığa çıkardılar. Muhtemelen daha önce hiç sevgi görmemiş pitbull'un; başı ilk okşandığında gösterdiği muhteşem tepkiyi görmeliydiniz. Daha sonra komut alma ve sosyalleşme eğitimine tabi tutuldu. Bu arada daha önce hiç görmediğim bir teknikten de bu program sayesinde haberdar oldum. Sorunlu kuçulara CD çalardan köpek kahkahası dinletiyorlardı. Kayıtlar, köpeklerin en mutlu ve huzurlu oldukları zamanlarda çıkardığı seslerden oluşuyordu. Bunu duyan köpekler, ne kadar sinirli olurlarsa olsunlar bir süre sonra huzura eriyorlardı. Hatta bazı köpeklere flütle klasik müzik dinletildiğine bile şahit oldum. Sonuçlar mükemmeldi. Ardından sağlık bakanlığından bir uzman geldi. Eğitimden geçen pitbull'a İyi Vatandaşlık Sertifikası vermek için... Bizim sevimli bir kanişe dönen azgın pitbull, 10 testin 9'undan başarılı bir şekilde geçti. Sadece kendi cinsinden köpeklere aşırı ilgi gösterdiği için tam puan alamadı. Ama toplum hayatına karışmasında hiçbir sakınca bulunmadığını belgeleyen iyi vatandaşlık sertifikasına hak kazandı. Şimdi rahatlıkla bir aile tarafından evlat edinilebilirdi. Eğer, karton kutu içinde başı ezilerek öldürülen zavallı kedinin ruhunuzda yarattığı travmadan kurtulmak istiyorsanız, Köpekler Kasabası'nı izlemenizi tavsiye ederim. Eminim, iyi vatandaşlık sertifikası testinin aslında kimlere uygulanması gerektiği konusundaki fikriniz değişecektir!..