Senem Tuna adlı okurumuzdan hem dizi eleştirisi hem de özeleştiri aynı anda, mizah öyküsü tadında: "Günaydın, biraz dizilerdeki hatalardan bahsetmek istiyorum. Hata demekle nezaket gösteriyorum ama neyse... Birincisi Çocuklar Duymasın: Duygu'nun nişanlısının ailesinin durumu iyi ama çocuk garsonluk yapıyor. İkincisi Küçük Sırlar: Su evi terk ediyor, iki ay yok, yurda yerleşiyor falan. Peki bütün bunları hangi parayla yapıyor? Giyimi, makyajı, fönü hâlâ kraliçeler gibi ama iş arıyor! Üçüncüsü Kavak Yelleri: Bu çocukların hep maddi problemleri var ama hep şıklar. Kızlar bakımlı, her gün başka kıyafet, ayakkabı çanta falan, filan... Komedi yani bence... Ayrıca o Efe'yi nasıl dirilttiler? Bunlar aynı arabada kaza geçirdi, çocuğun ailesi var, cenazesi olmuş, ne bileyim yıkarlar falan cenazede, ne oldu yani? Bir de İstanbul'da yaşıyorlar, (daha önce de İzmir'deydiler) her zaman her yere beş dakikada yetişiyorlar, arabası olan da, olmayan da... Hiç mesafe kavramı yok. Gelelim Ezel'e: Dizide kimse ölmüyor, herkes son anda yetişip diğerini kurtarıyor. Silahlar patlıyor, bıçaklar çekiliyor, hiç polis yok. Sanki yıl 1870, yer Teksas, şerif kâh Ramiz, kâh Kenan... Şaka gibi valla! Haydi ben biraz detaycıyım da bu kadar izleyici aptal yerine konmaz ki? 'İzleme kurtul' diyorsunuzdur, haklısınız valla!.."