İlk bölümünden beri yazıyorum. Öyle Bir Geçer Zaman ki dizisinde yer alan fiziki ve psikolojik şiddet sahneleri çok rahatsız edici... Diziyi son derece başarılı bulmama rağmen bu sahnelerin yoğunluğu beni fena halde rahatsız ediyor. Çünkü olay, sıradan aile tartışmaları olmaktan çıkıp bambaşka bir boyut kazandı. Özellikle Mete ile öz babası Ali Kaptan arasındaki kin ve nefretle örülü ilişkiler yumağı, çekirdek aileyi bir arada tutan en temel değerleri bile ayaklar altına alacak nitelikte. Babaoğul her fırsatta birbirlerini yumrukluyor. Tamam, Ali'nin çocuklarına reva gördüğü muamele asla hoşgörülemez. Ama bizim toplumumuzda tartışma götürmeyecek bir örfümüz vardır: "Anaya, babaya el kalkmaz!.." Gerekçesi ne olursa olsun bir evladın babasına el kaldırması asla affedilmez. Mete'nin şiddet gösterisi son bölümde tavan yaptı. Babasına saldırması yetmiyormuş gibi baba yarısı amcasını yumruklaması da affedilir gibi değildi. Her ne kadar amca, baba yarısı gibi davranmasa da, cezası, öz yeğeninin savurduğu yumruk olmamalıydı. Bu arada içinizi ne derece rahatlatır bilmem ama, dizideki küçük Osman'ı oynayan Emir Berke Zincidi'nin sahneleri, ayrı olarak çekilip sonradan montajlanıyormuş. Yani bizim küçük aktör, kavga sahnelerinden olabildiğince uzak tutuluyormuş. Dizinin yönetmeni, Bloomberg'deki bir programda söyleyince içime azıcık su serpildi. Diğer yandan babaanne Hasefe rolünde Meral Çetinkaya harikalar yaratıyor. Özellikle son bölümdeki performansı, konservatuvarlarda ders olarak okutulacak nitelikteydi.