Caner Kurtaran'la ilgili bu sütunlarda çok yazı yazdım. Özellikle de Yaprak Dökümü zamanında, uyuşturucu illetinin pençesine düşüp kariyerini tehlikeye attığı günlerde ona hep destek olmaya çalıştım. Neyse ki Caner o kabusu çabuk atlattı. "Soğuktan donanı, kar ile ovarlar" misali, rehabilite edileceği, arınacağı yer yine dizi setleriydi. Aşk ve Ceza'nın yapımcısı ve yönetmeni de harika bir tercihle Caner'i, Mehmet karakteriyle dizinin kadrosuna dahil edip onun hayata dönme sürecini kısalttılar. Ama bildiğim kadarıyla Caner Kurtaran, üstlendiği rollerden etkilenen, son derece kırılgan bir ruh yapısına sahip. Yaprak Dökümü sırasındaki ezik, başarısız, sevimsiz Şevket karakterinin, uyuşturucuya bağlanmasında önemli rol oynadığını söylemişti bir röportajında... Umarım yine kendini aynı girdabın içinde hissetmez. Zira Mehmet de tıpkı Şevket gibi 'looser' olarak nitelenen, 'kaybedenler' safında. Son bölümde Savaş'ın özel dosyalarının şifrelerini kırmak isterken yakalandı ve ağzı burnu kırıldı!.. Hem sevdiği kadını, hem işini, hem itibarını Savaş'a terk etmek zorunda kaldı. Aman Caner'im, bu kez ne olur sağlam dur... Hayat oyunu ile dizi oyunu bir değil. 'Mış' gibi yap, olsun, bitsin...