Bu hafta "Yemekteyiz" programından köşemize bolca malzeme çıktı. Yarışmacılar arasındaki güven bunalımı ve tuvalet röportajının ardından gelen mönü bilgisinden sonra perşembe akşamı da yarışmada ilginç anlar yaşandı. Evsahibi Mustafa Bey, konuklarına yemeklerini bir türlü beğendiremedi. Bunun üzerine sinirlenip, servisi kesti. Konuklar sofrada tatlı beklerken, Mustafa Bey mutfakta atıştırmakla meşguldü. Mutfağa baskın yapan diğer yarışmacılar, evsahibinin gizli gizli karnını doyurduğunu görünce isyan ettiler. Özellikle üç kadın yarışmacı bu olaya büyük tepki gösterdi. Ev sahibinin bu tavrını hazmedemeyen yarışmacılar, topluca evi terk etmeye karar verdiler. Mustafa Bey'in buna izin vermeyeceğini, "Durun, yapmayın, nereye gidiyorsunuz, özür dilerim" filan diyeceğini sandılar. Ama ev sahibi, çoktan misafirlerinin paltolarını, çantalarını hazırlamış, kapının önünde beklemeye koyulmuştu. Yani misafirlerini "nazikçe" (!) kovuyordu. Hanımlar, büyük bir hışımla evi terk ederken, diğer erkek yarışmacı evde kalmayı tercih etti. Hanımları gönderen iki erkek yarışmacı arkalarından derin bir "Ohh" çektikten sonra muhabbeti koyulaştırdılar. Böylece bu yarışmada ikinci kez yarışmacıların sofrayı terk ettiklerine şahit oldum. Zaten yarışma son günlerde iyice "Yememekteyiz" haline bürünmüştü. Milletin kuru ekmeğe talim ettiği şu zorlu günlerde, yarışmacıların sırf puan kırmak adına bir çatal alıp, nimetlere burun kıvırması büyük tepki topluyordu. Bu işten en kârlı çıkanlar ise sokak hayvanları oldu. Zira programdan artan yemekler, sokak hayvanları için kurulan barınaklara gönderiliyordu. E madem yarışmacılar önlerine ne konulsa yemeyecek, o zaman yeni bir önerim var: Değerlendirmeyi sokak hayvanları yapsın. Hazırlanan yemekler, kuçuların, pisilerin önlerine konulsun. En fazla hangi tabağa kuyruk sallıyorlarsa, o birinci seçilsin. Yani demem o ki; insanlığın lüzumu yok!