Tahminimiz doğru çıktı. Abdülhey ölmedi. Her şey, Polat'ın onu hastaneden sağ salim çıkarmak için yaptığı zekice plandan ibaretti. Polat, can arkadaşını komşu çiftlik evinde tedavi altında tutuyordu. Deve Tuncay ve Doktor Gamze ile işbirliği yaparak onun öldüğüne herkesi inandırmıştı... (Biz hariç!) Ancak Polat, bu tezgahı işletirken, büyük bir risk de aldı. Ebru, Gamze ile Polat arasında bir ilişki olduğundan şüphelendi. Zaten güçlükle ayakta duran yuvanın yıkılması işten bile değildi. Neyse ki Deve Tuncay "kendini feda ederek" sevgili rolü oynadı da kuşku bulutları dağıldı. Ama tehlike henüz geçmiş sayılmaz. Polat'ın daha uğraşacağı çok iş var. Ebru gerçeği öğrenince kendini hem kandırılmış hem de Polat'ın dünyasından iyice soyutlanmış hissedecek. Polat'ın "aşkını doyasıya yaşamak ve kendisiyle yalnız kalabilmek için" inzivaya çekildiğini sanan Ebru, bu mutlu tablonun "paravan" olduğunu öğrenince bakalım nasıl bir tepki verecek? Bir de Memati cephesi var ki, infilak için sadece bir kıvılcım bekliyor. En yakın arkadaşını öldürdüğü için vicdan azabıyla kıvranan, hatta sağ eline kurşun sıkan Memati, her şeyin bir oyun olduğunu öğrenince ne yapacak merak ediyorum. Polat istediği kadar "Ben Abdülhey'in hayatını kurtarmak için bu oyunu oynadım" desin, Memati'yi de, Ebru'yu da ikna etmesi kolay olmayacak. Zira bu, Polat'ın her ikisine de söylediği ilk yalan değil. Bu arada Polat balık avlama işine iyice kendini kaptırdı. Ebru ile beraber günde üç öğün balık yemeye başladılar. Omega ve fosfor yüklemesi, her bünyeye iyi gelir tabii ki... Ama bol deniz mahsulü tüketmenin "yan tesirleri" de var. Hani genç çifte bir hatırlatayım dedim!