Kadın ve şiddet... Bu iki kelimenin en sık biraraya geldiği ülkelerden biriyiz. Kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıyan ilk ülkelerden biri olmamıza rağmen... Alın size Atatürk'ün döneminden ne denli geriye düştüğümüzün bir işareti daha... Kadın öğretmen, kitabını evde unutan minik öğrencisini tokatlatıyor. Burnu ve kulakları kesilen kadın "Kocamdır, sever de döver de" demeye getiriyor. Ekranda "dizi dizi" kadına şiddet, istismar, taciz... "Sırtından sopa, karnından sıpa" eksik olmayan dizi karakterleriyle her gece evimize şiddet pompalanıyor. "Yakında Kumanda" dostlarından Nurhayat Gözüküçük de bir televizyon reklamı vesilesi ile konuya parmak basıyor: "Merhaba Yüksel Bey, gününüz aydın, aldığınız haberler neşeli olsun. Bir kaç kez izlediğim, her defasında aynı rahatsızlığı hissettiğim bir reklam var. Bir çikolata reklamı... Hani 'Enerji Geliyorum Demez' diye sloganı olan reklam. İki kadın, indirim reyonundan aldıkları kıyafeti çekiştiriyor. Birinin elindekini çekişiyle, diğer kadın reyonun bir ucuna uçuveriyor. Bu reklamın verdiği mesaj bence şu: Bu çikolatadan aldığın enerjiyle bedenin güçlensin, günlük hayattaki engelleri de gücünle ortadan kaldırabilirsin. (Ayrıca kadınları da güç gösterisine davet ediyor gibi. Bkz: Aynı ürünün bir önceki reklamına) Asıl garip olansa ilerleyen karelerde reklamın sol alt köşesinde MUTLU BİR AN diye küçük bir yazının olması. Mutluluk anlayışı bu kadar mı değişti? Reklamların bilinçaltına gönderdikleri mesajların, insan hayatını etkilediğini düşünüyorum. Günlük hayatta farkında olarak ya da olmadan yaptığımız birçok davranışın altında reklamların gönderdiği mesajların yattığına inanıyorum. Reklamların daha kontrollü ve denetlenerek ekranlara taşınması gerektiğini düşünüyorum. Haksız mıyım?"