Televizyonu ve televizyonculuğu bu sütunlarda zaman zaman çok sert ifadelerle eleştiriyoruz. Bizi nasıl esir aldığını, hayatımızı nasıl programladığını söylüyoruz. Etikle, insani değerlerle örtüşmeyen programları teşhir edip, en sert şekilde eleştiriyor, kınıyoruz. Hatta toplumda şiddetin, sevgisizliğin artmasında televizyona önemli bir rol biçiyoruz. Ekranda yanlışın, zararlı olanın üzerine koca bir kırmızı çarpı atmak görevimiz. Ama doğrunun, iyinin, faydalının altını kalın çizgilerle belirlemek de ödevimiz... Bu nedenle, zaman zaman yerden yere vurduğumuz televizyonun güzelliklerinden, faydalarından söz etmezsek, işimizi eksik yapmış sayılırız. Bugün, bardağın dolu tarafından söz etmeye niyetliyim...

"FARKINDALIK" YARATILDI
Geçen haftanın içimi açan, gönlümü ferahlatan, insan olduğumu hatırlatan programlarından en başta geleni Beyaz Show'du. Otizm hastası çocukların rehabilitasyonu ve topluma kazandırılması için eğitim çalışmalarını yürüten TOHUM vakfının önderliğinde, Beyazıt Öztürk ve Kanal D yönetiminin katkısıyla organize edilen Beyaz Show Yardım Gecesi son derece faydalı oldu. Sadece toplanan paradan söz etmiyorum. Ondan çok daha önemlisi, bu konuda bir "farkındalık" yaratılmasıydı. Son zamanlarda yerli yersiz kullanılan bu kelime, o gece gerçek anlamını buldu. Ekran başındaki insanlar otizmin bir kader değil, eğitim ile çözülebilecek bir "sorun" olduğunu fark ettiler. Geçenlerde bu sütunlarda sözünü ettiğim Metin Şentürk - Abdullah Gül buluşması da Engelliler Haftası'nın bayraktarlığını üstlenen son derece faydalı bir program oldu. Zira Metin bu kez derdini mübaşire anlatmadı!..

BİLEN PARMAK KALDIRSIN
TRT Çocuk kanalında yayınlanan ve hem çocukların bilgilerini tazelemeye, yeni bilgiler edinmelerine yardımcı olan hem de önemli bir sosyal yardımlaşma misyonuna hizmet eden Bilen Parmak Kaldırsın yarışması da gerçekten övgüyü sonuna kadar hak eden "faydalı" televizyon programları arasında yer alıyor. Sosyal yardımlaşma ruhunun canlanmasına ekran aracılığıyla katkıda bulunan programlardan bir diğeri de "Var mısın Yok musun?" yarışması. Acun Ilıcalı en az ayda bir kez ekran başındakilere paylaşmanın, yardımlaşmanın nasıl bir iç huzur sağladığını kanıtlıyor. Show TV'deki Her Şey Dahil'de işitme engelli 100 çocuğun tedavisi için başlatılan kampanya da mükemmeldi. Yine Show TV'nin hafta başında gala yapan Korolar Çarpışıyor yarışmasında tüm SMS gelirlerinin TOÇEV'e aktarılmasına ve kazanan ekibin temsil ettiği kente okul yaptırılacak olmasına yürekten alkış tuttum. Çağatay'la Geziyorum'un Anadolu'nun ücra yörelerindeki çocuklara bilgisayar, kitap, kırtasiye malzemesi gibi ihtiyaç duydukları donanımları sağlamak adına sürdürdüğü özverili çaba da bu tür programlar için "rehber" oluşturuyor. Televizyona baktığımız zaman bize "iyi ve doğru şeyler yazma fırsatı veren" yukarıdaki programlara, programcılara, arada saymayı unuttuklarımıza, ihmal ettiklerimize ve her şeyden önemlisi, bu programları izleyenlere bugün teşekkür etmek geldi içimden. Kabul buyurun...