Türkiye hızlı bir dönüşüm süreci yaşıyor. Bu durum kentlere de yansıyor.
Kent-bölge ilişkisi farklılaşıyor. Kentler birbirleriyle sinerji içinde, bölgede 'kentsel bir havzanın' parçasına dönüşüyor. Örneğin İstanbul, bölgesiyle de kucaklaşan 'küresel bir kent havzası' oldu. Türkiye'de 'küresel kent havzası olmaya aday' en önemli bölge de Ege.
Ama aynı Ege, yine bölge insanının bireysel yanının üstünlüğü, iç çatışmalar nedeniyle, kendi gücünün farkındalığını yaşamaktan bazen uzak duruyor. Oysa Ege Bölgesi, illeri arasındaki sinerjiyi artırmayı başarabilirse, İzmir merkezli 'küresel bir kent havzası' olmaya aday, en önemli bölgemiz. Ege kentlerinin, kendisini kurgulayan, yeniden keşfeden özellikleri, sundukları renkli tablo; nereyi ziyaret etseniz öne çıkıyor.
NEREYE GİTSEN GELİŞME
Hangi Ege kentine gitsem, karşılaştığım gelişme karşısında heyecan duyuyorum.
Geçtiğimiz günlerde, ekip olarak Denizli'yi ziyaret ettik. Ayrıntıları Sabah Kahvesi'nde okudunuz.
Denizlinin tüm değerleri heyecan verici. İlk durağımız, Antik Kent Laodikeia olmuştu.
Laodikeia, Denizli'nin 6 kilometre kuzeyinde yer alıyor. Yaklaşık 5 kilometrekarelik alana yayılan antik kentin M.Ö 3. yüzyılın ortalarından günümüze kadar ulaşan yapıları arasında, Anadolu'nun en büyük stadyumunu, 2 tiyatrosunu, 4 hamam kompleksini, anıtsal caddelerini, tapınaklarını saymak mümkün. İncil'de adı geçen yedi kiliseden biri bu antik kentte yer almış.
Son yıllarda hızı artan kazı da, çok başarıyla yürüyor. Antik kentin büyüleyici havası insanı sarıp sarmalıyor. Denizli Belediye Başkanı Osman Zolan, bu dev tarihsel mirasın değerinin farkında. Denizli Belediyesi, Laodikeia kazılarına her yıl çok ciddi bir bütçe ayırıyor. Denizli'nin çalışkan, heyecanlı, çok sevilen bir belediye başkanı var. Başkan Osman Zolan ile etkileyici kazı alanında, Denizli'nin simgesi, tam 2 bin 500 yıl öncesinden günümüze ulaşmış 'horoz kabartmaları'nın önünde konuşuyoruz. Zolan "Antik dönemin en önemli kentlerinden biri olan Laodikeia'nın dünya kültür mirasına yeniden kazandırılmasını kendimize görev edindik" diyor. Moral verici, sevindirici yaklaşım. Çünkü bu ve benzeri kazıların, yerel yönetimlerin desteğini almadan, bu kadar hızla ilerlemesi mümkün değil.
Denizli'yi gezerken, beni en çok etkileyen, kentin muhteşem yeşil dokusu oldu.
Kent içinde kalan ormanlık alanları ve kamuya ait arazileri, yeniden düzenleyerek halkın kullanımına aktif yeşil alan olarak sunmayı başarmışlar. Sadece 2011 yılında kente kazandırdıkları yeşil alan 400 dönüm civarında. Denizli'de kişi başına düşen yeşil alan miktarı 10 metrekareyi aşmış. Hatırlatayım: Bu yeşil tablosu ile Denizli, geçtiğimiz yıllarda Avrupa Birliği projesi olarak başlayıp sürdürülen 'Avrupa Yeşil Başkenti unvanı' için, rahatlıkla başvuruda bulunabilir. Tarihsel mirasına sahip çıkan, çocukluk yıllarımın küçük bir bölümünün geçtiği güzel kent; yaşam kalitesi yüksek, yemyeşil Denizli; bana sevinç verdi.