Özürlüye yardım eli uzatan birçok kurum var. Bunlardan biri de Vakıflar Genel Müdürlüğü. Muhtaçlara uzanan yardım eli çoğu insana can simidi olup hayata tutunmasını sağlıyor. Murat Zengin de vakıftan aldığı özürlü maaşıyla hayata tutunanlardan...
Cezaevine düşünce engeline bir engel daha eklenmiş. Vakıftan aldığı maaş kesilmiş. Hayatı kararmış.
Dertli okurumu dinledim. "Allah kimseyi başkasının yardımına muhtaç etmesin" diye dua ettim. İşte dertli okurumun yaşadığı dram.
"Abi, ben Samsun Bafra Açık Cezaevi'nde yatıyorum. Vakıf özürlü maaşımı kesti. Gerekçesi mahkûm olmam nedeniyle muhtaçlığımın ortadan kalkmasıymış. İyi de biz burada iaşe (yemek, elektrik, sabun, jilet, çorap, terlik vs.) bedeli ödüyoruz. Muhtaçlığım nasıl sona erer anlamadım. Vakıftan gelen bu yardıma güvenerek TOKİ'den bir ev aldım. Aylardır taksitleri ödeyemiyorum. Ev de elimden gidecek. Vakıfa durumumu içeren bir dilekçe yazdım. Sonuç alamadım. Bana para vermesinler. Yeter ki evimin taksidini ödeyebileyim. Tek çarem sizsiniz."
Durumuna üzüldüm. Çünkü günümüzde yardımın da cılkını çıkardılar. Kimine kazanla, kimine kepçeyle, kimine kaşıkla bir şeyler verilirken, kimine de 'yok'lar egemen.
Aynen hükümlü özürlüye verilmeyen yardımda olduğu gibi. Vakıf, cezaevindeki birine devlet bakıyor mantığı ile muhtaçlık yardımını kesiyor. Tabii ki kesebilir....
Ancak bunun bir mantığı, bir açıklaması olmalı. Maaşı kesilen özürlü yiyip içtiğinin, deyim yerindeyse soluduğu havanın bedelini ödüyor. Eee muhtaçlığı nasıl kalkıyor? Biri bana anlatsın. Vakıf yöneticilerinin cezaevinde yaşananlardan haberi yok mu?
Var. İki hafta boyunca bu alayı ısrarla gündeme taşıdım. Ama sorunu görmezden gelmek işlerine geliyor. Çünkü onlar özürlü...
Buradan Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt'a rica ediyorum. Şu cezaevinde yatan özürlülerin yaşadığı yardım olayına bir el atıverin de Murat Zengin gibi sakatlar, sakata gelmesin.