Fos çıkan "Cem Yakalandı" haberleri, basınımızda fısıltı ve söylentilerin ne kadar önemsendiğini, haberin kaynaktan denetlenmesi ilkesinin nasıl çürütüldüğünü bir kez daha gözler önüne serdi.
Bir genel yayın yönetmeni, "haber"in nasıl bir "muhabir şakası" olarak ortaya atıldığını ve "ciddiye alındığını" yazdı dün.
Eleştirisinde haklıydı.
Yaşanan hiç de şaşılacak bir şey değil.
İddialar, cumartesi günkü SABAH'ta da baş sayfanın tepesinde yer almıştı.
Neyse ki son derece temkinli bir ifadeyle ('Cem yakalandı iddiası') sunulmuştu.
Daha da önemlisi, gazetenin iddiayı İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'a sorması, ondan gelen net yalanlamayı, Asayiş Şubesi'nden yapılan yazılı yalanlamayla beraber öne çıkartarak vermesiydi.
Nereden ürerse üresin, iddiaları denetlemenin yolu yetkili isimlere sormak.
Bundan sonraki aşamalarda, haberde geçen "ileri sürüldü" veya "aynı kaynaklar" gibi ifadelere yer vermek yerine, bunların ne olduğunun da yansıtılması, okura karşı yükümlülüğün bir parçası.
Okur, "belirtildi", "öne sürüldü", "bazı kaynaklar" gibi muğlak, hiçbir güven telkin etmeyen ifadelere layık değil çünkü.