Habercilik dediğimiz bu zor ve duyarlı işin en önemli yanlarından biri, ne kadar zor veya karmaşık olursa olsun, gelişmeleri ve olguları okura anlaşılır bir dil ve yöntemle anlatabilmek.
Gazetecilik A'dan Z'ye kadar meşakkatli bir uğraş.
Sıfır noktasında güzel bir haberi yakalamakla iş sadece başlıyor. Elinize geçen bilgileri, haber için gerekli tüm yan bilgilerle besleyeceksiniz. Veya elinize başka bir haber kanalından ajans, kurum, şirket, örgüt vs. gelen bilgileri iyice gözden geçirip anlayacak, neyin okur tarafından bilinmesinde kamu yararı olduğunu tek tek değerlendirecek, haberi son haline getireceksiniz.
Bunun ardından editörler gelen metni görecek. Basılmaya uygun buluyorlarsa, yeşil ışık yakılacak. Haberde sayı, istatistik vs. varsa, belki bunların okurlarca daha kolay, daha zahmetsizce okunması için tablolar gerekecek.
Haberin özünün anlaşılması sağlanacak.
Tabii yan unsurların da özenle hazırlanması koşuluyla...
Bu uzun girizgâhı, 3 Şubat tarihli İşte Zirvenin Karnesi başlıklı habere gelen bazı şikâyetler dolayısıyla yaptım.
Habere göre, araştırma şirketi ANAR AK Parti için bir 2004 performans ölçümü yapmış. "Sınıf birincisi" başbakan Erdoğan çıkmış.
Bu bilgiler birinci sayfadan... Geçiyoruz iç sayfaya...
Başlık: İşte Kabinenin Karnesi.
Spotta şunlar yazılı:
AK Parti, bir araştırma şirketine bakanların performansına yönelik araştırma yaptırdı. 12 ilde 2486 denek bakanlara başarı notu verdi. 100 üzerinden verilen notlarda en başarılı Başbakan Erdoğan oldu. Dışişleri Bakanı Gül ikinci, Cumhurbaşkanı Sezer ise üçüncü sırada yer aldı.
Haberin yanına bir de 2004 yılı "performans puan tablosu" eklenmiş.
O tabloda da Sezer var. Okurlardan aldığım eleştiri çok net: "Bu araştırma kabine ve bakanlarla ilgiliyse, cumhurbaşkanının orada ne işi var?" Haber sunumunu görenlerin böyle bir soruya yönelmesi çok doğal.
Metni okuyunca anlıyoruz ki, araştırma farklı kategorilerde yapılmış. Siyasiler ve kurumlar sorulmuş.
Anlıyoruz ama, anlamakta bir hayli zorlanıyoruz.
Kamuoyu araştırmalarını yansıtan haberler haberciliğin "yumuşak karnı". Öyle...
Çünkü bu konuda kamuoyunda derin bir duyarlılık, özellikle de şüphe var.
Araştırma şirketine işi kimin ısmarladığı, şirketin başında kimlerin olduğu, temel soruların nasıl sorulduğu vs. noktaların okura anlatılması çok önemli. Çünkü gerekli.
İlki dışında metinde bunları bulamıyoruz. Bulmalıydık.
Ayrıca sunumda da, spotta görüldüğü üzere, Sezer sanki kabine üyesiymiş gibi bir anlam çıkıyor.
Sayfa sorumlusu Metin Sever'in de "telaş içinde bunlar atlandı, okurlar haklı" diye teslim ettiği gibi, açıklayıcı olmaktan ziyade kafa bulandırıcı bir haber olmuş.