Meslekte temel ödevlerden biri, "haberi okutmak." Yani, akıcı, düzgün, temiz, yalın, berrak bir dille "olayı" anlatmak.
Okur "yahu, burada ne demek istediler?" diye teklemeyecek. Duraklamayacak.
Haberi okurken "sil baştan" yapmayacak. Bu yüzden caydırılmayacak. Bozuk veya dolambaçlı dil, aşılmayı bekleyen bir engel.
Sayılar ve rakamlar da öyle. Özellikle ekonomi haberlerinde görülen en büyük tuzaklardan biri, rakama boğulmuş metinlerdir.
Okur rakama boğulursa haberden ürker.
Küser. Kızar. 17 Ocak tarihli Sabah'ta, Ha Gayret Kaldı 566 Bin 799 başlıklı haber, işte böyle bir örnek.
Haber Türkiye'de M illi Eğitim Bakanlığı ile UNICEF'in ortaklaşa yürüttüğü Haydi Kızlar Okula kampanyasının bir dökümünü veriyordu.
Toplumun "kanayan yarası" olması bakımından önemli bir haberdi.
Ama bir sayı karmaşasına kurban gitmişti. Spotta okula kazandırılan kız öğrenci sayısının 102 bin 802'yi bulduğu bilgisi vardı.
Ancak spottaki bu sayıdan haberde bir daha söz edilmiyordu.
Oradaki esas sayı 73 bin 211 olarak ortaya çıkıyordu.
Metinde bazı illerde 20032004 kıyaslaması yapılırken bazen toplam sayılar belirtiliyor, İstanbul'da ise okula kazandırılan öğrenci sayısı veriliyordu.
Hal böyle olunca okurun bütün antenlerini açarak haberi okuması, zorlanması gerekiyor.
"102 bin 802 neyin nesi?" sorusu da akla geliyor bu arada.
102 bin 802, 2003 yılından bu yana kazanılan toplam öğrenci sayısı. Haberde bir cümle son anda çıktığı için 102 bin 802 ile 73 bin 211 farkının, 2003 yılında yani evvelce okula kazandırılanlar olduğu anlaşılıyor.
Bu haber bir "rakam çorbası" halinde.
Ama bence asıl duyarlılık, muhabirden ziyade, sayfa editörü Nurhan Fıratlı'da olmalıydı.
Böyle hallerde haberi yeniden yazdırmak ve bol rakamlı metinleri bir grafikle rahatlatmak en iyi çözüm. Kılçıksız olmak gerek.
Okuru yormayalım, germeyelim. Anlatmanın en kolay yolunu bulalım. Editör Nurhan Fıratlı da aynı fikirde.